25 Haziran 2011

Hikayeci...

Sait Faik A. okumanın hazzını anlatmaya çabalamak zor. Hülyalı bir adamın gözlerinden görmek gibi ilk bakıldığında benim açımdan, oysa cümleleri takip ettiğinizde bulduğunuz haz, dünyayı uğruna savaşanlardan çok daha fazla seven, kollayan , daha iyi bir yer olması için çabalayan bir adam bulmanın hazzı. "Havada Bulut " kitabının arkasında da şöyle yazar keza; 
"Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı...Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya..." Aynı kitapta bulunan " Birinci Mektup" adlı hikayeyi bitirdiğimde başımı otobüsün camına dayayıp "muhteşem" dedim. Muhteşem..Ne kıskandım ! Bilemezsiniz... Sevgiliye yazılan uzun uzun ama birbirinden kopuk hep aynı şeyi söyleyen cümleler. Hele birde size sevgili demeyen sevgiliye yazılan mektupların tüm hüznünü , çaresizliğini ve çaresizliğin verdiği pervasızlığı taşıyan bir mektup, hikaye.  
" Neler söyleniyorsun deme, ne olur? Sana şunu kabul ettirmeye çalışıyorum. Yazı yazmak da fiziki bir yorgunluk veriyor. Yalnız kafam değil, onu geç, bak kolum da yoruldu. Bana çalışmıyorsun diye kızma! Bak marangozun bir konsol yaptığı zaman duyduğu yorgunluğu duymadımsa alçağım! Demek ki çalışıyorum. Memnun musun ? " ( Havada Bulut, Birinci Mektup ) Böyle kızılır sevgiliye işte sizi sevmiyor, beğenmiyor diye böyle üzülünür. Böyle yalvarılır. Müthiş samimi bir gözlem yeteneği ile hem kendisini hem çevresini anlatabilmesi ve bunu güçlü bir mizah duygusuyla aktarabilmesi bize. Yetenek! evet. Bütün mesele bu işte. İzlemek ve aktarabilmek...Kavramsal sanat tanımlarında şöyle de ifade edilir : "Kavramsal Sanat izleyicinin gözü veya duyumlarından çok zihnini uyarmak için yapılır."

İşte tam olarak bunu yapıyor bende Sait Faik, tıpkı yandaki "Andy" nin yüzündeki ifadeyle bakıyorum sayfaya, bitirdiğimde. Zihnimi berraklaştırıyor, kalbime dokunuyor, fiziken içimde kıpırtılar hissediyorum. Bir ağaç kütüğüne yaslanmak, güneş doğduktan batana dek okumak okumak okumak istiyorum...Yazarken aklındakiler kendini ifade etme kaygısıyla değil de öyle birden sezerek aniden aklına gelenler olduğu öyle açık ki , bunu biliyorsunuz işte, bu yüzden güzelleşiyor daha da... Bir hikayeci O, kıskandıran, yazmanın nasıl bir iç çekiş, iç döküş, anlatma, anlatabilme yolu olduğunu, ne  güzel bir sanat olduğunu gösteren bir hikayeci...Tanımış olmak ne mutlu.

2 yorum: