24 Kasım 2023

Birileri Utansın

Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir. - Ingmar Bergman

Annem'le konuşuyorduk telefonda; emekli maaşına Ocak ayında 200 lira zam alır mıyız? Pazara yaklaşılmıyor, iki bin üç yüz lirayı yetiştiremez oldum. Herkes söylüyor televizyonda hayat çok pahalı, duyuyor besbelli bu Adam, dedi. Annemin devlet karşısındaki hâlâ kaybetmediği naifliğini duymayanlar, duymamış olanlar utansın... 

Çiftçi olarak doğup çiftçi olarak ölen babası, dedem; bildiğim hayatı boyunca Demirel'e oy verdi. Her Eylül "iyi" fındık fiyatı bekledi. Kış boyu borçlandığı tüccarlara ucuza verdiği fındıkları tek tek elleriyle topladı elleriyle diktiği ağaçlarından. Toplarken yapraklarını hunharca koparıyorlar, ağaçlara fındığa iyi davranmıyorlar diye diye işçileri kovdu, kendi topladı. Şimdi oğulları bir kısmını bir avazda kesip "daha büyük" ev yaptılar. Üç yaşındaki torunlarına bahçenin ortasına betondan kuleler diktiler. Dayımlar utansın...

Geçen aylarda yeğenlerimle vakit geçirdim. Dokuz yaşında olan hikaye dinlemeyi pek seviyor. Bir akşam ne anlatayım derken blog'dan bir tane okudum. Bayıldı! Annesine anlattı bir kaç gün, teyzem yazmış, dedi şaşkınlık ve hayranlıkla. Aynı hikayeyi bir hafta her akşam okudum bıkmadı. Sordu soruşturdu detaylarını. Ben de okurken fark ettim ki üçüncü dördüncü bölümlerinde kasmışım karıştırmışım, mantık hataları yapmışım üzerinde durmamışım. İki aydır düzelteceğim, düzeltmedim. Yeni hikaye yazınca kolayca ulaşmak için bloğumu tablet bilgisayarında favorilere kaydettirdi. Senin için yazacağım dedim, yazmadım. Bin okuyucuya bedel bu bir tek okuyucum için vakit ayırmayıp heyecan duymayıp saçma sapan konularla ve belki insanlarla enerjimi tükettiğim için ben utanayım...

Geçen haberlerde gördüm; yirmi dört yaşında bir kadın yüzünü "gençleştirmek" için nem aşısı (?) yaptırmış. Yüzünde geri döndürülmesi zor şişlik ve morluklar oluşmuş. Yüzün yaşlanmaya yirmi beş yaşından sonra başladığını o kadına söylemeyen, sırf para kazanmak derdiyle işini olması gerektiği gibi yapmayan cilt "uzmanı" utansın. 
Say say bitmeyen bencilliğinden insan ırkı bi utansın artık. Yeni yıl dileklerimden biri.  (27.12.2021)

22 Kasım 2023

İnanç Meselesi

Bir canlı neden böyle uyur ki!
Artık hiç bir şeyi saklamıyorum. Bu acı veriyor. Neyi bir kenara koysam ne zaman kullanacağım ki diyorum. Nerdeyse her şeyi ya kullanıyorum ya atıyorum. Şarkılar daha gidecek çok yolumuz var diyor ya hani, kalbime bir çizik atılıyor. Hayatın kısa süreli hayaller çağına geldim sanırım. Aşık olmayı hayal etmiyorum. Bir ailem olmasını hayal etmiyorum. Kalabalık evlerde kalabalık sofralar kurmayı hayal etmiyorum. Hayata olan inancımı gömdüm, diyebilirim.

20.07.2020

20 Temmuz'da yazdığımdan mütevellit geçen zamanı güncellemek adına
yayınlamak istedim. Biraz daha iyiyim inanç konusunda. En azından Güney Amerika'yı görmeyi hayal ediyorum. 



12 Kasım 2023

Minik

Kimse kedimin adını sormamış... Oysa bir önceki yazının başında size bir şey anlatmaya çalışmışım, hayatımda bir değişiklik var demişim. Demek önemliymiş ki cümleye onunla başlamışım. Kimse onun varlığının adını merak etmemiş. Oysa adlandırılmayan, yoktur. Neyse...

Şimdi vereceğim örnek size alakasız gelebilir ama çağ içinde çok şeyi değiştirdiği ya da başlattığı için düşününce mantıklı bulacaksınız. Kraliçe I. Isabella Kristof Kolomb karşısına dikilip denizlere açılacağını, Batı'ya doğru Hindistan'a ulaşacağını vesaire söylediğinde izin vermeseydi, para vermeseydi ne olurdu? Amerika'da pamuk tarlalarında bir siyahi köle kırbaçlanarak değil de bir yaydan çıkan okla mı ölürdü acaba? Ama yine aynı gün aynı saatte mi ölürdü? Amerika'da güney-kuzey iç savaşı çıkmaz Abraham Lincoln bir suikasttan sebep ölmez ya da hiç Başkan olmaz mıydı? Isabella bir an durup hayır deseydi... I. Isabella kadar olmasa da kendi kararlarınızın nelere mal olduğunu eminim düşünmüşsünüzdür. Belki de Isabella'nınkinden daha önemli değişiklikler yaratmışsınızdır dünya için. Bilemezsiniz, bilemeyiz henüz.  Geleceği düşündüğümüzde beş on yıl sonralarını hatta gelecek ayları merak ederiz genelde. Ergen yaşlarda kiminle evleneceğimizi mesela, kaç çocuğumuz olacağını zengin olacak mıyız vesaire. Muhtemelen yüz yıl sonra o evliliğin neleri değiştireceğini düşünmeyiz. Bütün bu karmaşa düşünüldüğünde kesin görünen bir şey var ki geçmiş ya da gelecek diye bir şeyin önemi yok. Çelişki tuhaf gelecek ama o kadar önemli ki aslında ama mesele onu düşünmek, neler olacağını tahmin etmeye çalışmak değil. Bugün alınan her nefes zamanı yaratan ve şekillendiren şey. 

Şimdiki zamanın öneminden, Afrika'da uçan bir kelebeğin kanat çırpıntısının buralarda fırtına yatacağı hikayelerinden daha derin bir şeyden bahsediyorum. Bildiğimiz zaman içinde aldığımız her nefes geleceğe atılan bir ilmek. Bundan ötürü ki şu anda her ne yapıyorsanız vereceğiniz kararın doğru olup olmadığı tek önemli nokta. Mesele de "doğru"yu bulmak bana sorarsanız. Nereden bileceğiz, değil mi? Birini öldürmemenin doğru olup olup olmadığını, bugün o yoldan gidip gitmeyeceğimizi... Zaman döngüsü içinde insanın yapabileceği tek şey yaşayıp yaşayacağı yetmiş seksen 365 gün içinde gönderildiğimiz belki de oluştuğumuz bu gezegen için vicdanı için neyi doğru olup olduğunu bulabilmek, görebilmek ve buna göre hareket edebilmek görünüyor.