05 Aralık 2023

Üşenmemek Üzerine

Evden hiç çıkasım gelmiyor çoğu zaman. Kedilerin mama kapları boşalınca iniyorum ama. Diyorum beklerler...

24 Kasım 2023

Birileri Utansın

Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir. - Ingmar Bergman

Annem'le konuşuyorduk telefonda; emekli maaşına Ocak ayında 200 lira zam alır mıyız? Pazara yaklaşılmıyor, iki bin üç yüz lirayı yetiştiremez oldum. Herkes söylüyor televizyonda hayat çok pahalı, duyuyor besbelli bu Adam, dedi. Annemin devlet karşısındaki hâlâ kaybetmediği naifliğini duymayanlar, duymamış olanlar utansın... 

Çiftçi olarak doğup çiftçi olarak ölen babası, dedem; bildiğim hayatı boyunca Demirel'e oy verdi. Her Eylül "iyi" fındık fiyatı bekledi. Kış boyu borçlandığı tüccarlara ucuza verdiği fındıkları tek tek elleriyle topladı elleriyle diktiği ağaçlarından. Toplarken yapraklarını hunharca koparıyorlar, ağaçlara fındığa iyi davranmıyorlar diye diye işçileri kovdu, kendi topladı. Şimdi oğulları bir kısmını bir avazda kesip "daha büyük" ev yaptılar. Üç yaşındaki torunlarına bahçenin ortasına betondan kuleler diktiler. Dayımlar utansın...

Geçen aylarda yeğenlerimle vakit geçirdim. Dokuz yaşında olan hikaye dinlemeyi pek seviyor. Bir akşam ne anlatayım derken blog'dan bir tane okudum. Bayıldı! Annesine anlattı bir kaç gün, teyzem yazmış, dedi şaşkınlık ve hayranlıkla. Aynı hikayeyi bir hafta her akşam okudum bıkmadı. Sordu soruşturdu detaylarını. Ben de okurken fark ettim ki üçüncü dördüncü bölümlerinde kasmışım karıştırmışım, mantık hataları yapmışım üzerinde durmamışım. İki aydır düzelteceğim, düzeltmedim. Yeni hikaye yazınca kolayca ulaşmak için bloğumu tablet bilgisayarında favorilere kaydettirdi. Senin için yazacağım dedim, yazmadım. Bin okuyucuya bedel bu bir tek okuyucum için vakit ayırmayıp heyecan duymayıp saçma sapan konularla ve belki insanlarla enerjimi tükettiğim için ben utanayım...

Geçen haberlerde gördüm; yirmi dört yaşında bir kadın yüzünü "gençleştirmek" için nem aşısı (?) yaptırmış. Yüzünde geri döndürülmesi zor şişlik ve morluklar oluşmuş. Yüzün yaşlanmaya yirmi beş yaşından sonra başladığını o kadına söylemeyen, sırf para kazanmak derdiyle işini olması gerektiği gibi yapmayan cilt "uzmanı" utansın. 
Say say bitmeyen bencilliğinden insan ırkı bi utansın artık. Yeni yıl dileklerimden biri.  (27.12.2021)

22 Kasım 2023

İnanç Meselesi

Bir canlı neden böyle uyur ki!
Artık hiç bir şeyi saklamıyorum. Bu acı veriyor. Neyi bir kenara koysam ne zaman kullanacağım ki diyorum. Nerdeyse her şeyi ya kullanıyorum ya atıyorum. Şarkılar daha gidecek çok yolumuz var diyor ya hani, kalbime bir çizik atılıyor. Hayatın kısa süreli hayaller çağına geldim sanırım. Aşık olmayı hayal etmiyorum. Bir ailem olmasını hayal etmiyorum. Kalabalık evlerde kalabalık sofralar kurmayı hayal etmiyorum. Hayata olan inancımı gömdüm, diyebilirim.

20.07.2020

20 Temmuz'da yazdığımdan mütevellit geçen zamanı güncellemek adına
yayınlamak istedim. Biraz daha iyiyim inanç konusunda. En azından Güney Amerika'yı görmeyi hayal ediyorum. 



12 Kasım 2023

Minik

Kimse kedimin adını sormamış... Oysa bir önceki yazının başında size bir şey anlatmaya çalışmışım, hayatımda bir değişiklik var demişim. Demek önemliymiş ki cümleye onunla başlamışım. Kimse onun varlığının adını merak etmemiş. Oysa adlandırılmayan, yoktur. Neyse...

Şimdi vereceğim örnek size alakasız gelebilir ama çağ içinde çok şeyi değiştirdiği ya da başlattığı için düşününce mantıklı bulacaksınız. Kraliçe I. Isabella Kristof Kolomb karşısına dikilip denizlere açılacağını, Batı'ya doğru Hindistan'a ulaşacağını vesaire söylediğinde izin vermeseydi, para vermeseydi ne olurdu? Amerika'da pamuk tarlalarında bir siyahi köle kırbaçlanarak değil de bir yaydan çıkan okla mı ölürdü acaba? Ama yine aynı gün aynı saatte mi ölürdü? Amerika'da güney-kuzey iç savaşı çıkmaz Abraham Lincoln bir suikasttan sebep ölmez ya da hiç Başkan olmaz mıydı? Isabella bir an durup hayır deseydi... I. Isabella kadar olmasa da kendi kararlarınızın nelere mal olduğunu eminim düşünmüşsünüzdür. Belki de Isabella'nınkinden daha önemli değişiklikler yaratmışsınızdır dünya için. Bilemezsiniz, bilemeyiz henüz.  Geleceği düşündüğümüzde beş on yıl sonralarını hatta gelecek ayları merak ederiz genelde. Ergen yaşlarda kiminle evleneceğimizi mesela, kaç çocuğumuz olacağını zengin olacak mıyız vesaire. Muhtemelen yüz yıl sonra o evliliğin neleri değiştireceğini düşünmeyiz. Bütün bu karmaşa düşünüldüğünde kesin görünen bir şey var ki geçmiş ya da gelecek diye bir şeyin önemi yok. Çelişki tuhaf gelecek ama o kadar önemli ki aslında ama mesele onu düşünmek, neler olacağını tahmin etmeye çalışmak değil. Bugün alınan her nefes zamanı yaratan ve şekillendiren şey. 

Şimdiki zamanın öneminden, Afrika'da uçan bir kelebeğin kanat çırpıntısının buralarda fırtına yatacağı hikayelerinden daha derin bir şeyden bahsediyorum. Bildiğimiz zaman içinde aldığımız her nefes geleceğe atılan bir ilmek. Bundan ötürü ki şu anda her ne yapıyorsanız vereceğiniz kararın doğru olup olmadığı tek önemli nokta. Mesele de "doğru"yu bulmak bana sorarsanız. Nereden bileceğiz, değil mi? Birini öldürmemenin doğru olup olup olmadığını, bugün o yoldan gidip gitmeyeceğimizi... Zaman döngüsü içinde insanın yapabileceği tek şey yaşayıp yaşayacağı yetmiş seksen 365 gün içinde gönderildiğimiz belki de oluştuğumuz bu gezegen için vicdanı için neyi doğru olup olduğunu bulabilmek, görebilmek ve buna göre hareket edebilmek görünüyor. 

15 Temmuz 2023

Nasılsınız

Nasılsınız? Her kim ki bu soruyu soruyorsa biliniz ki kendinin nasıl olduğunu anlatmak istiyordur. Pek çok şeyin olduğu gibi bunun da istisnaları vardır elbet. Bazen arkadaşlarınız gözlerinizin içine bakar ve nasılsınız? der. Güzel bir sorudur. After Life dizisini bitirdim. İnsanın hayatı nerdeyse anlatan o diziden sonra yazma isteği geliyor. Keşke hemen aklımdakileri yazan yapay zeka yapılmış olsaydı ben henüz elden ayaktan kesilmeden çünkü kafamda yazdım bitirdim. Şimdi bu yüzden çok da enerjisi hissedilen bir yazı olmuyor. Lafı sıkıcı bir şekilde uzatıp duruyorum. Bunları yazarken aklımdan bambaşka şeyler geçiyor ve siz önünüze düşen boş cümleleri görüyorsunuz, bu da sıkıcı... 

Artık evde bir kedim var. Kendi kaderini neredeyse kendi yarattı. Hiç almaya niyetim yokken eve, bir ilginç olaylar dizisiyle apartmanın önünden kendini benim yanıma attı. İşini bilir bir kedi. Çok da sevecen, okşamayı okşanmayı seven. Sabahları artık ayaklarım tırmıklanarak uyanıyorum, her gün 5.55'de, eğer 12 olmadan uyuduysak bu hiç şaşmıyor. 

Galiba hiç bir şey yapmıyorum. Çok şey biliyorum hiç bir şey yapmamaktan daha tatmin edici gündelik bir yaşama geçmek için, bildiklerim hiç bir işe yaramıyor. Zaten eğer orta yaşa gelmiş geçen bir insan soyundan tavsiye almak isterseniz diyeceğim ilk şey şudur ki; bilmek yetmez! Sigaranın kanser yapacağını, vaktinizin kısıtlı olduğunu, her gün yürüyüş yapmanın hem aklınızı hem vücudunuzu açacağını, sınanmayan dostlukların dostluk olmadığını, her ne olmak istiyorsanız azimle ve sabırla çalışmanız gerektiğini, okumanın pek çok sıkıntıya iyi geldiğini bilmeniz yetmez... Başka bir şey gerekiyor yapabilmeniz için... En azından benim için. Nedir acaba?

24 Haziran 2023

Yazmanın Ucundan Tutmak

Yazamama halimi bitireceğim yakında, siz de görür bakarsınız. Bugün Cumartesi. Pazartesi'den Perşembe sabahına kadar bayram temizliği yaptım ama nasıl temizlik! Yine de malikanede mi oturuyorsun arkadaş üç gün ne temizliği demekte haklısınız. Yok canım hepi topu 2 oda 1 salon da, 20 bölüm Kızılcık Şerbeti izleyince üç günde bitti silip süpürme. Bu yaşta doktora yapmaya soyununca kolay oldu diyemeyeceğim son üç ayda çok yoruldum, makaleler, ödevler canıma okudu. Her zor gelen iş yaptığımızda kaytarmak için bütün keyifli işlerimizin aklımıza hücum etmesi beni de vuruyordu, ah şimdi film izlesem, ah şu kitaba gömülsem ve de yazı yazmayı ne kadar özledim deyip duruyordum. Son üç gündür aklımdan yazıp dururken düşündüm de ben ki yazmayı okumayı seven biri olarak temizlik yaparken 20 bölüm, üstelik her biri iki saatlik, diziyi izlediğime göre kim artık blog okur ki! Bunu pek çoğumuz gibi ben de özellikle etraftaki çocuklar üzerinden çok düşünüyorum; bu oku-mamanın hali ne olacak gelecekte, yerini ne alacak. Alacak mı bir şey yerini?... Dünyanın bütün kütüphanelerinin elli yıl sonra örümcek ağlarıyla kaplı boş ve karanlık odalara döndüğü geliyor gözümün önüne. Yaşlı bir adamın elinde bir kitap ahh, dediğini duyuyorum. Sesli kitaplar, YouTube eğitim videoları ve o kısa kısa özlü sözler yığınları okumak ve anlamak gibi ağır ve meşakkatli bir uğraşın yerini alabilecek mi ya da tutabilecek mi... Temizlik yaparken izlemişsin kitap nasıl okuyacaktın diyebilirsiniz. Sorun tam da bu işte. O çip var ya o çip, icat edildiğinde kader ağlarını örmüştü. Tarih akışı o kadar hızlandı ki biz insan ırkı bir şeyleri aynı anda yaparsak daha çok şeye yetişeceğimize inanır olduk. Yemek yaparken örgü videolarından akşama yapacağımız yeleği çoktan öğrenmiş olmak, makale yazarken İngilizce hikaye dinleyerek seviyemizi yükseltmek, temizlik yaparken kulaklığımızı takıp arkadaşımızın aşk acısını dindirmeye sözler düşünmek... Oysa zaman denen şey, yaptığımız şeydir. Bir kaç şeyi aynı anda yaptığımızda bir düşünün, hiç bir şey yapmıyoruz aslında... Yazamadığıma göre birazdan sizleri okumaya karar verdim... Orada görüşürüz. 

22 Mart 2023

Gönül Yorgunluğu

"Hayatın giderek artan karmaşıklığının okumaya neredeyse zaman bırakmadığı bu çağda..."  demiş 20.yüzyılın başında Marcel Proust. (Swann'ların Tarafı romanı). 
Yazmam fazlalık olacak ama gelmişiz 21.yüzyılın başına yine iyi dayanıyoruz hayatın karmaşasına ha?! Eh biraz olsun rahatlatıyor eskiden de zor olduğunu bilmek... Hayatımın yasını tuttuğum bir döneme girdim. Kadın okurlar bunun ne demek olduğunu daha iyi anlayabilir. Böyle tanımlanmış bir dönemi var çünkü kadınların... Hala aklımda pek çok hayal var; benim bazen bir vagonuna bindiğim bazen indiğim bazen yavaş bazen bir istasyonda bekleyen bir trene binmiş hayallerim ama giderek daha hızlı gidiyor tren ve üstelik benim dizlerim daha sık ağrıyor, daha sık soluğum tıkanıyor, daha sık bir istasyonda trene değil de durup arkamdaki çimenlere, kasabalara, yan bankta oturan insanlara dalıyorum. Hala orada bir yerde bir tren var gidiyor, zaman gökyüzünden bana hep gülümsüyor aynı olduğu yerde duruyor. Ama benim gönlüm yorgun. Hayatımın yasını tutuyorum. 

21 Aralık 2022

Anladıklarımdan II

Anladığım çok şey var geldiğim bu zamanda. Üzülüyorum, öfkeleniyorum, hayret ediyorum, kimine de şükrediyorum. Anlamak insanın cehennemi gibi bir şeymiş. Bu dünyadan musmutlu göçmek için aptal olmak kâfiymiş, en çok anladığım şey bu.

        
Eski bir bankacı olarak Blockchain ya da Bitcoin meselesinden ne anladığımı da belirtmeliyim bence. Yeni bir çağın başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Tarih Sakashi Nakamoto adını hangi harflerle yazacak bilemeyiz ama puntolarının büyük olacağına ben eminim. Ne zamanki dünyada üretim ve para akış sistemleri değişmiştir, toplumsal yaşam da değişmiştir. Bkz. Sanayi Devrimi... Sanayi Devrimiyle işçi, burjuva, kentli sınıfları doğmuş, çatışmalar ve uzlaşmalarla yeni yönetim ve ekonomi sistemleri türemiştir. Bkz. Sosyalizm, liberalizm… Bitcoin ile üretim sistemlerinde bir değişiklik ilk bakışta yok gibi görünse de para akış sisteminin değişmesiyle farklılaşan tüketim alışkanlıkları toplumsal yaşamı da değiştirecektir, değiştiriyor. ABD kongre üyesi Brad Sherman Bitcoin hakkında şöyle dedi geçenlerde; "Başlangıçta yasaklamadık çünkü önemli olduğunu bilmiyorduk. Şimdi yasaklayamıyoruz çünkü arkasında çok fazla para ve güç var." 

Psikiyatris Dr. Levent Kuey bir dersinde şöyle demişti: haz duygusuna dikkat edin! Bu konuda çok okuyun. Haz duygusu çok güçlü bir içgüdüsel yönelim üretir, "İnsanın açlık, susuzluk, cinsellik gibi güdülerinin giderilmesine yönelten psişik güç hazdır." (bkz.psikoloji sözlüğü). Mesela, aralarında 10 birimlik teknik fark varken 20 birimlik fiyat farkıyla bize iPhone 11 yerine 13 aldıran, hazdır. 

Koca koca adamların hangi mevkide olursa olsun kendilerinin olmasını istedikleri geleceği işaret ederek yaptıkları gelecek tahminlerinin dikkate alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gelecek, onlar tarafından yazılmayacak... Ben de buna dahilim belki lakin şu anda yaptığım tahminlerim geleceği nasıl görmek istediğimden ziyade geleceğin yaratıcılarını gözlemleyip anladığım sonuçlardır. Yeğenim metaverse isimli bir oyun oynuyor. Orada kendini oluşturup oyunca kurgulanmış bir şehirde oradan oraya dolaşıyor. Hiç bir şey yapmıyor. Sokaklarında geziyor, parka gidiyor, arada puanıyla kıyafetlerini değiştiriyor. Bazen durup dururken bir yerden çıkan bir köpek peşine takılıyor (puanı varsa onu besliyor) havuza atlıyor, hoplaya zıplaya saatlerce dolaşıyor. Şaşırtıcı ve önemli olan bundan aşırı zevk alıyor, haz duyuyor. Oyunu kapat dediğimizde evine (oyundaki) geri dönüyor, yatağına yatıyor, ışıklarını söndürüyor, elindeki telefonu kapatıyor,  (gerçekte) yatağına giriyor ve uyuyor 4 yaşındaki yeğenim. Gelecek çocuklar tarafından kurgulanıyor, bunda şüphe yok. 

Gerçeklik onlar için bizim anladığımızdan çok farklı olacak, öyle görünüyor. Daha da başkası, gerçeğe bir anlam yüklemiyorlar... Son Matrix filmi "Matrix Resurrections" için Keanu Reeves bir çocuk grubuna önceki Matrix filmlerinin konusundan bahsediyor. Eski filmlerde karakterin gerçek dünya ile sanal dünya arasında sürekli bir sorgulama halinde savaştığını, insanlara gerçek dünyayı ispatlamaya çalıştığını anlatıyor. Çocuklardan biri neden, diye soruyor. Neden gerçeği arıyordunuz? Reeves, neden mi?! gerçeğin ne olduğu önemli değil mi? Çocuk, hayır, diyor. Neden önemli olsun ki. Düşündüğümüzde belki de öyle. Gösterdiğiniz yüzünüz, imajınız, rolünüz olması gereken şey ise, yapması gereken görevleri yapıyorsa, insanları etkiliyor ve istendiği gibiyse, gerçekte kim olduğunuz neden önemli olsun ki!... Sosyal medyada gerçekte Morgan Freeman olmayan ama onun gibi konuşan bir yapay zeka yüzü dolaşıyor. Bir kaç yıl sonra hasta yatağındayken büyük kalabalıklara hitap eden ve belki de hiç bilmediğimiz bir zeka tarafından konuşturulan ülke başkanlarının konuşmalarını dinliyor olacağız... İşte, Blokchain teknolojisi böyle bir dünyanın para birimi olmaya aday. Bugün binlerce kripto para birimi var. Şu, bu, iyidir vs. değil mesele. Sakın ha-yatırım notu değildir bu-.  Binlercesi eminim yok olacak yerlerine yenileri gelecek, belki bir kaçı kalacak. Mesele kullanım mantıklarının dünyayı değiştireceğidir. Ya da değişen dünya için gerekli olacaklarıdır. Mesela Amerika'da bir arkadaşıma ya da kendi banka hesabıma para göndermek istiyorum. Bunun için geleneksel yöntemde, bankaya gideceğim, talimat yazacağım, tutarım 50-100 bin dolardan düşükse bankanın internet sayfasından talimat oluşturacağım ortalama yüzde 2-3 komisyon ödeyeceğim ve bütün bunlardan sonra param 2 iş günü sonra hesabıma yatacak. Ve tüm bunları yaparken en önemlisi adımda adresimde ülkemde Amerika'nın (USD ise ödeme) sevmediği İran, Küba gibi ülkelerden bir iz taşımayacağım, taşırsam banka sistemleri parama el koyacak. Oysa bir de şöylesi var; Amerika'da bir kripto borsasında hesap açıyorum, Türkiye'deki kripto borsasından oraya bir blockchain aracılığıyla paramı gönderiyorum. Amerika'da ya da herhangi başka bir ülkedeki başka birine de kripto paramı gönderebilirim. Tam iki dakka sürüyor. Sonra Amerikan borsası hesabımda kripto paramı Amerikan dolarına çeviriyorum ve Amerika'daki bankama gönderiyorum. Hepsi minimum komisyonla beş dakika. Talimat yok, hesap inceleme işlemleri yok, bilgi vermek yok. 
Yeğenimin bu sistemi tercih edeceğine eminim ben. Şu anda Amerika'daki belli başlı kripto coin üreticileri/yaratıcıları Youtube Kids kanalında çocuklara yönelik tanıtım yayınları yapıyorlar...