Geç kaldım derse bu hafta bir yarım saat kadar. Bile isteye ama. Kaçırdığım konu da "zaman"mış. İlginç. Artık hayat ve getirdikleri için ilginç kelimesini kullanmamaya özen göstereceğim. Hayatın doğası bu; zamansız, hesapsız, denksiz, denk, ani, rutin, duran ama hep bilinmedik. Burada bir parantez açmak istiyorum. Kelimeler sayarken hayat için aklıma geldi: - Bugün bir psikopatoloji hocası şöyle dedi; " Etimolojiye ilgi duyun. Sözcüklerin kökenlerini merak edin. Doğdukları, geçiştikleri kültürler arasındaki ilişkileri okuyun." Basit bir örnek geldi aklıma: Osmanlı döneminde Almanca' sından yapılan yanlış çeviri sonucu, 'bilinçaltı' olarak Türkçeye yerleşen 'unconscious' kelimesinin maalesef Türkçe karşılığı ile ilgisi yok. Tam ifadesi 'bilinçdışı' Ve şimdilik bildiğim, ve görünen kadarıyla bilinçdışı ve bilinçaltı kelimeleri çok farklı algılanabilir ki farklıdır da. Aslında parantez açmamda ki bir diğer detay; bunu psikopatoloji hocasından duymuş olmam. Tüm bilimlerin-temel öğretilerin ne kadar iç içe olduğu sık sık hatırlanmalı sanırım. Yine aynı hoca, psikopatolojinin tarihini okurken, tuvaletlerin inşa tarihini okumamızı tavsiye etti. Roma döneminde sokaklarda bulunan tuvalet mekanlarının halkın sosyalleşme ortamları olduğunu düşünür müsünüz hiç?
Edebiyat'tan devam edersek; öyleyd işte konu; Zaman. Tahtaya yazılanlardan ve az biraz daha anlatılandan yakalayabildiğim; zaman konusunu hikaye içinde iyi düşünün. Geçmiş zaman kipleri, aradaki betimlemeler, tekrar geçmişe gitmek, arada düşünmek gibi. -HayatBilgisi atölyesi notları.- Ben bunları dinlerken kendimi korudum biraz dersi kaçırmanın ağırlığından; "Zati zaman bu kadar kısa zamanda nasıl anlatılabilir ki, ne dinlesem az olacaktı, bakarım ben buna bir ara vs. vs. vs." dedim kendi kendime...
Ödev: 'Zaman kipleri ile düşünerek zaman kurgulaması üzerine bir hikaye yazılacak. Sıralar mı karışacak, sondan mı başlanacak, hikaye kipi kim olacak? Zamansal-biçimsel bir şeye kafa yorun. Sondan başa deneyebilirsiniz, zordur ama güzeldir.' Konuyu kaçırınca ödev de zor geldi tabi ki. Yeni bir şey üretemedim. Eskiden notlarımda olan geçmiş-gelecek arasında giden bir şey geldi aklıma ama istenilen ile çok uyumlu olduğunu sanmıyorum fakat yine de onu gönderdim. Yazmış-vermiş olmak için bu hikayeyi göndermedim, sadece bu konuda bu hikayeyi vermek istedim. Bu. Ama zamanım olmadığı için de biraz böyle yaptığım doğrudur. Belki benim tahminimden daha uygundur. Göreceğiz. Budur ödevim de; ... Vazgeçtim tekrar okuyunca buraya eklemekten. Evet, vazgeçtim. Var tabi ki vazgeçme hakkım, hiç bakılmasın öyle. 'Ankara Misket' her düğünde çalınır ama çok az kişi hakkını vererek oynar. Hiç! Hikayemi okuyunca geldi aklıma...
Madem öykü yok okunacak, şarkı olsun bari dinleyecek ; Vuslat Vakti , Yunan takımından Dalaras ve Parios yorumluyor. Şöyle diyorlar ;
'Seni seviyorum çünkü güzelsin.
Seni seviyorum çünkü sen sensin.
Dünyayı seviyorum çünkü orada sen varsın.
Ama senin penceren kapalı...
Pencerenin kanatlarını aç sevdiğim!
Aç da yüzünü göreyim...'
not: Nereden çıktı bu yazılar derseniz; işte burası
Ödev: 'Zaman kipleri ile düşünerek zaman kurgulaması üzerine bir hikaye yazılacak. Sıralar mı karışacak, sondan mı başlanacak, hikaye kipi kim olacak? Zamansal-biçimsel bir şeye kafa yorun. Sondan başa deneyebilirsiniz, zordur ama güzeldir.' Konuyu kaçırınca ödev de zor geldi tabi ki. Yeni bir şey üretemedim. Eskiden notlarımda olan geçmiş-gelecek arasında giden bir şey geldi aklıma ama istenilen ile çok uyumlu olduğunu sanmıyorum fakat yine de onu gönderdim. Yazmış-vermiş olmak için bu hikayeyi göndermedim, sadece bu konuda bu hikayeyi vermek istedim. Bu. Ama zamanım olmadığı için de biraz böyle yaptığım doğrudur. Belki benim tahminimden daha uygundur. Göreceğiz. Budur ödevim de; ... Vazgeçtim tekrar okuyunca buraya eklemekten. Evet, vazgeçtim. Var tabi ki vazgeçme hakkım, hiç bakılmasın öyle. 'Ankara Misket' her düğünde çalınır ama çok az kişi hakkını vererek oynar. Hiç! Hikayemi okuyunca geldi aklıma...
Madem öykü yok okunacak, şarkı olsun bari dinleyecek ; Vuslat Vakti , Yunan takımından Dalaras ve Parios yorumluyor. Şöyle diyorlar ;
'Seni seviyorum çünkü güzelsin.
Seni seviyorum çünkü sen sensin.
Dünyayı seviyorum çünkü orada sen varsın.
Ama senin penceren kapalı...
Pencerenin kanatlarını aç sevdiğim!
Aç da yüzünü göreyim...'
not: Nereden çıktı bu yazılar derseniz; işte burası