Ulus Baker'in dediği gibi, her şeyi anlamak zorunda değiliz. Zorunda mıyız sizce? Nohut soğuk suyla mı ıslatılır sıcak suyla mı? Biri bana nedenini söyleyerek cevabını verebilir mi? Bütün ansiklopedileri tavan arasına kaldırtan 'google' hazretleri her ikisini de söylüyor çünkü. Hangisine inanacağıma tamamen o anki üşengeçliğimle karar verdiğim bu soruya bir yanıt ve bu dünya da artık neye inanacağımızı ve nasıl anlayacağımızı bilen varsa söylesin...
Görüyorsunuz baştan sizi yanılgıya düşürüyorum. İnanmak ve anlamak bambaşka şeylerdir çünkü. İnanmak sorgusuzdur. İnsan bir yaratana ya inanır ya da inanmaz örneğin. Bunu akılla sorgulamak "inanç" meselesine ters düşer. Neden inandığımızı sorgulayabiliriz, inandığımız şeyin inanmaya değer olduğuna ikna kapları bulmaya çalışabiliriz ve inancımızı onun içine koyarız. Artık bizim için bizim inanılası bir şeydir o. Fakat yine de dünyanın geri kalanı için inanılmaması gereken bir şey olabilir. Önemli değildir. Çünkü inancımız kendi varlığımızın geldiği zihinsel dünyanın bir sonucudur. Bize aittir. Oysa akıl soru sorar, cevaplar nesneldir ve bildiklerinizin dışında olabilir. Aramak sonra bulmak, dünyada keşfedilmiş bilgiyle karşılaştırmak gerekebilir. Bulunur belki de bulunmaz ama bu şekilde her daim sorgulanmaya ve değişmeye açıktır. Oysa inanmak kolay değişmez. İnanç bizim kaplarımız değişirse, biz değişirsek değişir ancak. Anlamam mı inanmam mı gerekiyor bilmiyorum ama siz yine de söyleyin, hangi suyla?