 |
Hatırlamıyorum ne yumurtasıydı, sanırım ördek,
ama, tadı çok kötüydü. |
Amy demişiz en son. Neden
kişilerden bahsediyorum emelim bu değilken? Belirli bir emelim de yok aslında.
Emel kelimesi de nereden çıktı?!
Çevremdeki ilginç 'şeyler' onlar mı? Koca kıtada bana ilginç gelen başka şeyler yok mu?
Yoksa kıtayı, ülkeyi, çevrenizi, dünyanızı ilginç yapan zaten insanlar mı, ya
da onları sıradan yapan?
Amy, sıradan bir Çinli kız gibiydi. Evet, 3 ayda sıradan Çinli kız nasıl olur sökmüş durumdaydım. Utangaç. İnanılmayacak kadar hem de. Yan odadan size telefon mesajı atarak soru
soruyor, odasının kapısına giderek soruyu cevaplıyorsunuz, ikinci soruyu arkanızdan yine
mesajla soruyor.
Yorum yapmıyorum artık genç kuşağın sanal dünyaya olan bağımlılığına.
Kendi öğrendiklerinden ya da uyguladıklarından her farklı olana negatif yönde
eleştiri yapılması doğru bir yaklaşım değildir bana göre.
Amy'nin sıradan olup
olmadığını söyleyecek kadar Çinli tanımadım doğrusunu söylemek gerekirse. Eh, matematiksel olarak
düşündüğünüzde, dünya üzerinde yaşayan her dört kişiden biri, hatta her
üç buçuk kişiden biri Çinli olduğuna göre, tam bir istatistiki bilgi ile konuşmanız neredeyse imkansız. Konumuza dönersek, bu genellemeyi tanıdığım ortalama yüz Çinli
arasından yaparsam evet, çok utangaçlar, özellikle kendi ırkından olmayan
kişilerle iletişimde iken. Kültürleri, 'batı, batılı, bizden
olmayan' kavramlarını 'yabancı, güvenilmez, tehlikeli, bizden
olmayan' karşılığında tanımlıyor. Hem meraklı hem ürkekler, hem
istekli hem çekingenler.
Çin de değişecek, biliyorum. Amerika bunun üzerinde
hassasiyetle çalışıyor. Kapılarını açmış Asya'ya. Çince yazılı tabelalar, Çin
mahalleleri, Çin yemekleri, en önemlisi Asyalılara özgü göçmen yasalarında kolaylıklar... Burada
rahat yaşamaları için imkanlar artırılıyor, genişletiliyor; golf oynuyorlar, en lüks arabaları kullanıyorlar, sörf yapıyorlar, plajların altını üstüne getiriyorlar. Çalışıyorlar en önemlisi disiplinliler, köylü kurnazlıkları çok fazla -okul idaresi kurallarını alt üst etmelerinden anladım- ama yine de arı gibiler... Ürettikleri mallara karşılık
aldıkları dolarları yine bu ülkede harcamaları için para yöneticileri
ellerinden geleni yapıyor. Üniversiteler ve kolejler en geniş kolaylıkları
sunuyor onlara. Tek çocuklarını burada okutmak için aileler ellerinden geleni yapsın
diye, yapıyorlar da...
Amy'ye biz mutfak güzeli
diyorduk. Kendimizce dalga geçiyorduk. Sürekli mutfaktaydı. Ders çalışmadığı zamanlarda ya yemek pişiriyor ya da yiyordu, ya da cep telefonunun dünyasındaydı. Hayalinizde canlanan Çinlilerin aksine
Amy tombul bir Çinliydi. Bir gün yeşil bir yumurtayı önümüze koyuyor, deneyin lütfen diyor -ilginç bir sosa batırılmış haşlanmış ördek yumurtası-, bir gün kızarmış tofuyu atıveriyordu tabağımıza. Tofu mu? Tofu, haşlanmış soya fasulyesinden yapılma soya sütü peyniri diyebiliriz. Vejetaryenler için protein deposu. Tatsız tuzsuz bir şey aslında. Kimyasal olarak öyle yani. O nedenle de her bir yemeğe eklenebiliyor, pişiyor, soğuk yeniyor gibi gibi.
Bir gün Amy, üniversite başvurusu için okulu aramasında yardımcı olup olamayacağımızı sordu. Tabii ki
dedik. Elbette bunu da mesajla sormuştu. Nasıl, ne zaman, kimi arayacağız
dediğimizde de; yüzümüze bakmadan kağıtları uzattı elimize.
 |
Amy'den, 'gelin kızlar kurabiye yaptım' mesajı.
O sadece resmi gönderiyordu ama.
|
İşte, sevgili Amy, ülkenin
bilinen üniversitelerinden birinin mutfak yönetimi ve ahçılık bölümünden kabul
almış, burs almış ve şimdi başlangıç tarihini uzatmaya çalışıyordu. O yüzden
mutfakta imiş. O yüzden sürekli yeni yemekler, yeni tatlar deniyormuş. Ailesinin tekstil atölyesi vardı. Üniversiteyi bitirmişti ama burada bir de ahçılık okumak istiyordu. Evlenmeyip buralarda tek başına yapabileceğine annesini zorla ikna etmiş ve gelmişti. Ah Amy, dünyanın en utangaç, en iyi ahçısı olursun inşallah demiştim içimden... Zaten ahçıların yüzümüze değil, yemeğe bakmaları gerekiyor, öyle değil mi?
Şubat 2012, La Verne, CA