21 Aralık 2022

Anladıklarımdan II

Anladığım çok şey var geldiğim bu zamanda. Üzülüyorum, öfkeleniyorum, hayret ediyorum, kimine de şükrediyorum. Anlamak insanın cehennemi gibi bir şeymiş. Bu dünyadan musmutlu göçmek için aptal olmak kâfiymiş, en çok anladığım şey bu.

        
Eski bir bankacı olarak Blockchain ya da Bitcoin meselesinden ne anladığımı da belirtmeliyim bence. Yeni bir çağın başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Tarih Sakashi Nakamoto adını hangi harflerle yazacak bilemeyiz ama puntolarının büyük olacağına ben eminim. Ne zamanki dünyada üretim ve para akış sistemleri değişmiştir, toplumsal yaşam da değişmiştir. Bkz. Sanayi Devrimi... Sanayi Devrimiyle işçi, burjuva, kentli sınıfları doğmuş, çatışmalar ve uzlaşmalarla yeni yönetim ve ekonomi sistemleri türemiştir. Bkz. Sosyalizm, liberalizm… Bitcoin ile üretim sistemlerinde bir değişiklik ilk bakışta yok gibi görünse de para akış sisteminin değişmesiyle farklılaşan tüketim alışkanlıkları toplumsal yaşamı da değiştirecektir, değiştiriyor. ABD kongre üyesi Brad Sherman Bitcoin hakkında şöyle dedi geçenlerde; "Başlangıçta yasaklamadık çünkü önemli olduğunu bilmiyorduk. Şimdi yasaklayamıyoruz çünkü arkasında çok fazla para ve güç var." 

Psikiyatris Dr. Levent Kuey bir dersinde şöyle demişti: haz duygusuna dikkat edin! Bu konuda çok okuyun. Haz duygusu çok güçlü bir içgüdüsel yönelim üretir, "İnsanın açlık, susuzluk, cinsellik gibi güdülerinin giderilmesine yönelten psişik güç hazdır." (bkz.psikoloji sözlüğü). Mesela, aralarında 10 birimlik teknik fark varken 20 birimlik fiyat farkıyla bize iPhone 11 yerine 13 aldıran, hazdır. 

Koca koca adamların hangi mevkide olursa olsun kendilerinin olmasını istedikleri geleceği işaret ederek yaptıkları gelecek tahminlerinin dikkate alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gelecek, onlar tarafından yazılmayacak... Ben de buna dahilim belki lakin şu anda yaptığım tahminlerim geleceği nasıl görmek istediğimden ziyade geleceğin yaratıcılarını gözlemleyip anladığım sonuçlardır. Yeğenim metaverse isimli bir oyun oynuyor. Orada kendini oluşturup oyunca kurgulanmış bir şehirde oradan oraya dolaşıyor. Hiç bir şey yapmıyor. Sokaklarında geziyor, parka gidiyor, arada puanıyla kıyafetlerini değiştiriyor. Bazen durup dururken bir yerden çıkan bir köpek peşine takılıyor (puanı varsa onu besliyor) havuza atlıyor, hoplaya zıplaya saatlerce dolaşıyor. Şaşırtıcı ve önemli olan bundan aşırı zevk alıyor, haz duyuyor. Oyunu kapat dediğimizde evine (oyundaki) geri dönüyor, yatağına yatıyor, ışıklarını söndürüyor, elindeki telefonu kapatıyor,  (gerçekte) yatağına giriyor ve uyuyor 4 yaşındaki yeğenim. Gelecek çocuklar tarafından kurgulanıyor, bunda şüphe yok. 

Gerçeklik onlar için bizim anladığımızdan çok farklı olacak, öyle görünüyor. Daha da başkası, gerçeğe bir anlam yüklemiyorlar... Son Matrix filmi "Matrix Resurrections" için Keanu Reeves bir çocuk grubuna önceki Matrix filmlerinin konusundan bahsediyor. Eski filmlerde karakterin gerçek dünya ile sanal dünya arasında sürekli bir sorgulama halinde savaştığını, insanlara gerçek dünyayı ispatlamaya çalıştığını anlatıyor. Çocuklardan biri neden, diye soruyor. Neden gerçeği arıyordunuz? Reeves, neden mi?! gerçeğin ne olduğu önemli değil mi? Çocuk, hayır, diyor. Neden önemli olsun ki. Düşündüğümüzde belki de öyle. Gösterdiğiniz yüzünüz, imajınız, rolünüz olması gereken şey ise, yapması gereken görevleri yapıyorsa, insanları etkiliyor ve istendiği gibiyse, gerçekte kim olduğunuz neden önemli olsun ki!... Sosyal medyada gerçekte Morgan Freeman olmayan ama onun gibi konuşan bir yapay zeka yüzü dolaşıyor. Bir kaç yıl sonra hasta yatağındayken büyük kalabalıklara hitap eden ve belki de hiç bilmediğimiz bir zeka tarafından konuşturulan ülke başkanlarının konuşmalarını dinliyor olacağız... İşte, Blokchain teknolojisi böyle bir dünyanın para birimi olmaya aday. Bugün binlerce kripto para birimi var. Şu, bu, iyidir vs. değil mesele. Sakın ha-yatırım notu değildir bu-.  Binlercesi eminim yok olacak yerlerine yenileri gelecek, belki bir kaçı kalacak. Mesele kullanım mantıklarının dünyayı değiştireceğidir. Ya da değişen dünya için gerekli olacaklarıdır. Mesela Amerika'da bir arkadaşıma ya da kendi banka hesabıma para göndermek istiyorum. Bunun için geleneksel yöntemde, bankaya gideceğim, talimat yazacağım, tutarım 50-100 bin dolardan düşükse bankanın internet sayfasından talimat oluşturacağım ortalama yüzde 2-3 komisyon ödeyeceğim ve bütün bunlardan sonra param 2 iş günü sonra hesabıma yatacak. Ve tüm bunları yaparken en önemlisi adımda adresimde ülkemde Amerika'nın (USD ise ödeme) sevmediği İran, Küba gibi ülkelerden bir iz taşımayacağım, taşırsam banka sistemleri parama el koyacak. Oysa bir de şöylesi var; Amerika'da bir kripto borsasında hesap açıyorum, Türkiye'deki kripto borsasından oraya bir blockchain aracılığıyla paramı gönderiyorum. Amerika'da ya da herhangi başka bir ülkedeki başka birine de kripto paramı gönderebilirim. Tam iki dakka sürüyor. Sonra Amerikan borsası hesabımda kripto paramı Amerikan dolarına çeviriyorum ve Amerika'daki bankama gönderiyorum. Hepsi minimum komisyonla beş dakika. Talimat yok, hesap inceleme işlemleri yok, bilgi vermek yok. 
Yeğenimin bu sistemi tercih edeceğine eminim ben. Şu anda Amerika'daki belli başlı kripto coin üreticileri/yaratıcıları Youtube Kids kanalında çocuklara yönelik tanıtım yayınları yapıyorlar... 

20 Aralık 2022

Anladıklarımdan I

Anladığım çok şey var geldiğim bu zamanda. Üzülüyorum, öfkeleniyorum, hayret ediyorum, kimine de şükrediyorum. Anlamak insanın cehennemi gibi bir şeymiş. Bu dünyadan musmutlu göçmek için aptal olmak kâfiymiş, en çok anladığım şey bu. 

Çook yıllar önce Oyunun Kuralı adlı bir dizi vardı, 1930’lar (?) Amerika’sında alt sınıflardan hızla yükselerek zengin olan bir adamın ali-cengiz oyunlarını anlatıyordu. Oyunu kuralına göre oynarsanız kazanabilirsiniz, (?) iyi niyetiniz suistimal edilmeyebilir, kullanılmayabilirsiniz veya şartlar genelde sizin lehinize olabilir. Uzun zaman bunun çelişkisini yaşadım. Machivelli ne kadar haklıydı? Tepeye gidiyorsa bir yol mübahmıydı bütün yollar ve yoldaki taşları ezmek? Kendi adıma karar verdim ki; bu değil. Ben attığım her adımın izini bırakacağım ve o izlerin izlerini taşıyacağım bu dünyada. Bir sokak köpeğini zehirleyen görevli görevi olduğu için cinayet işlememiş olmuyor ya da köpeğin insana zarar verdiğini düşünerek vicdanını rahatlamış olsa bile şahsen bilerek ve aklı başında olarak öldürdü mü öldürdü! Ne diyordu Binbir Gece Masalları; günah işleyen günahıyla cezalandırılmıştır zaten. Sebepler sonuçları değiştirmiyor. Oyunu kuralına göre oynamadığımızda "ötekilerden" olabiliriz. Dışlanabilir, yeterince kabul görmeyebiliriz ancak şu da var ki kurallar başka türlü değişmez! Var olan beğenmediğimiz zincirlere bir halka da biz ekliyorsak şikayet etmek hakkımız değildir çemberden.
                                                                        ***
Ölüm olmasaydı olmazdı. Pek çok açıdan ölüm yaşamın en mantıklı olayı. Ölümün canlı yaşamındaki tek kesin şey, insanın oluşturduğu toplumsal düzen içinde en mantıklı son olduğunu düşünüyorum. Dünya gezegeninin gelişmesi ve belki sonlanıp yeniden bomboş bir gezegen olarak evren içinde var olması için ölüm şart, şarttı. Düşünüyorum da ya Hitler ve onun topluluğu sonsuz yaşama sahip olsaydı, ya Maya'lar insan kurban etmeye devam etseydi, engizisyon mahkemeleri kadınları yakmaya... Bunların yanında ölmemiş olmasını dilediğim de çok insan var. Bu dünyaya belki sadece güzellikler bırakmış çok insan... Ancak yaşamın devamlılığı için, dünyanın değişimi, toplumların dönüşümü için birileri gidip birileri gelmese olmazdı... 

'Netflix''in 'Explained' serisinin Sonsuza dek Yaşayabilir miyiz? adlı belgeselinin en sonunda bir Profesör bence basit ama yalın ifade ediyor bunu; "İnsanlar sürekli nasıl ölmeyebiliriz sorusunu araştırıyor. Bizler sonsuzluğun peşine düşerken, çoğu insan henüz orta yaşlarını görmeden pek çok önlenebilir hastalıklar sebebiyle ölüyor. Çocuklar gençliklerini göremiyor. Her bir insanı sağlıklı bir şekilde en azından 75 yaşına kadar nasıl yaşatabiliriz, bunu araştırmamız ve sağlamamız çok daha anlamlı olacaktır." 
                                                                    ***
Sınanmamış dostluk dostluk değildir. 
                                                                    ***