25 Ağustos 2019

Mektupta

"Mektupta, biten yılla birlikte eski arkadaşlığımızın da yok olduğunu, kırgınlıklarımı, hayal kırıklıklarımı unuttuğumu ve yılbaşı gününden başlayarak kuracağımız yeni arkadaşlığın, hiç bir şeyin yıkamayacağı kadar sağlam olacağını söylüyor, bu harikulada arkadaşlığın güzelliğini olduğu gibi koruyabilmek için Gilberte'in iyi niyetle gayret edeceğini ve benim de yapmaya söz verdiğim gibi, ona zarar verebilecek en ufak bir tehlike baş gösterdiğinde beni derhal, geciktirmeden uyaracağını umduğumu belirtiyordum.
...
Akşam oluyordu; Berma'nın yılbaşı münasebetiyle vereceği temsilin afişinin asılı olduğu direğin önünde durdum. Nemli ve ılık bir rüzgâr esmekteydi. Bildiğim bir havaydı bu; yılbaşının diğer günlerden farklı olmadığı hissine, önsezisine kapıldım; Yaradılış'taymışçısına, henüz bir geçmiş yokmuşçasına, Gilberte yüzünden bazen uğradığım hayal kırıklıkları, gelecek için çıkarılabilecek bütün ipuçlarıyla birlikte yok olmuşçasına, el değmemiş bir talihle Gilberte'le yeniden tanışabileceğim yeni bir dünyanın ilk günü değildi bu; eski dünyadan bir tek şey, Gilberte'in beni sevmesi arzusu hariç, hiçbir iz taşımayan o yeni dünyanın eşiğinde değildim. Anladım ki, eğer kalbim, kendisini doyurmamış olan, çevresindeki evrenin yenilenmesini istiyorsa, demek ki o, kalbim, değişmemişti. Gilberte'in kalbinin de daha fazla değişmiş olması için bir sebep bulunmadığını düşündüm. Bu yeni arkadaşlığın, eskisiyle aynı olduğunu hissettim; tıpkı yıllara yetişemeyen, onları değiştiremeyen arzumuzun, kendilerinden habersiz, farklı bir isim taktığı yeni yılların, diğerlerinden bir uçurumla ayrılmadığı gibi. Bu yılı ne kadar Gilberte'e adasam da, tabiatın kör kanunlarının üzerine bir din yerleştirilmesi gibi, yılbaşını, hakkındaki özel fikrimle damgalamaya çalışsam da, nafileydi; kendisine yılbaşı dendiğini onun bilmediğini ve alacakaranlıkla birlikte, benim için yeni olmayan bir şekilde sona erdiğini hissediyordum; afişlerin asıldığı direğin etrafında esen tatlı rüzgârda, eski günlerin ebedi ve ortak maddesini, bildik nemini, habersiz akışkanlığını tanımış, ortaya çıkışını hissetmiştim.

Eve döndüm. Yaşlı insanların yılbaşı gününü yaşamıştım; yaşlılar o gün gençlerden farklıdır; artık yeni yıl tebriği almadıkları için değil, artık yeni yıla inanmadıkları için. Çeşitli yılbaşı tebrikleri almıştım, ama aralarında beni mutlu edebilecek tek tebrik, Gilberte'ten bir kaç satır yoktu. Halbuki aslında gençtim henüz; çünkü Gilberte'e bir yılbaşı tebriği yazabilmiş, aşkımın yalnız hülyalarını ona aktararak onda da benzer hülyalar uyandırmayı ummuştum. Yaşlanmış insanların hüzünlü yanı, etkisizliklerini öğrenmiş oldukları bu tür mektupları, yazmayı bile düşünmemeleridir."
- 1918, Marcel ProustÇiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde

Proust okumak nasıl bir şey derseniz; ayın dünyayı görmeyen yüzeyinde oturup evreni seyretmek gibi.

20 Ağustos 2019

Günceye Veda

Bu, bilmiyorum kaçıncı yazı denemem son bir kaç gündür. Olmuyorsa neden olmadığını yaz demişler. Yazamayınca okumam gerekir düsturuyla ben de eski yazılarımı okudum. Her şeyi yazmışım. Evet, böyle düşündüm. Her şeyi söylemişim söylenmesi gereken. Ne demiş şarkı: "Sorma bana hiç bir şey, söylenmedik ne kaldı."

Bazı yazıları gerçekten beğendim. Bazı cümlelerim, konulara bakış açım, bitirişim, başlayışım hiç de kenara atılır şeyler değilmiş... "Daha hikaye kitabı yazacaksın" diyen kırk yıllık arkadaşıma artık gülmüyorum. Yazacağımdan değil de yazabilme ihtimalime inanıyorum evet. Şu anda siz okuyucunun dudak büken gülümsemesini umursamıyorum, insan kendini övmez diyen dedeye de aldırmıyorum.

Şimdilerde hangi cümleye başlasam hangi kelime gelse aklıma ya "söylemiştim" ya da "söylesem ne fayda" ile kapatıyorum gözlerimi. "Yerle yeksan oldum, kalkamıyorum" ile "çimenler yeşildir" cümleleri arasında bir fark bulamıyorum. Böyle olduktan sonra yazılabilir mi, yazılamaz. 


"Masumlar ne anlatır yüzlerinde? Cennet, neyi yitirdikten sonra aramaya başladığımız şeydir? İçimizdeki boşluktan başka nedir ki ölüm? Bu boşlukla nereye dek gidilebilir?" -M.Mungan

19 Ağustos 2019

İnsanlardan Alıntılar

Ben sözümü tuttum. On beş gündür sigara içmedim. Sen tutmadın. -Anonim.
***
Vazgeçtim. Ne zaman vazgeçeceksin tutunmaktan diye on yıl önce soran arkadaşıma cevaben yazıyorum: bugün vazgeçtim. Hayata kırgınım. Kızmıyorum, bana hiç bir şey vaat etmemişti çünkü fakat kırgınım. -Anonim.
***
Mae Mobley benim son küçük kızımdı. Ve o on dakikada bildiğim tek hayatı kaybetmiştim. Tanrı düşmanlarımızı sevmeyi öğütler. Ve bu çok zor. Ama gerçeği söyleyerek başlanabilir. Kimse bana ben olmanın nasıl bir şey olduğunu sormamıştı. Bu konuda hakikati söyledikten sonra kendimi özgür hissettim. -The Help, filminden.
***
Modern klasik müziğin başarılı bestecilerinden ve önemli gitaristlerinden biri kabul edilen Bryce Dessner'in ilk tek şarkılık albümü yayınlanmış: Des Traces.  Bayıldım! -Müziklerden.
***
- Sen bir şeyi unutmak isteseydin neyi unutmak isterdin Teyze.
- Bilmem, zor bir soru, düşünmem lazım.
- Bulamadın mı hâlâ?
- Yok. Senin var mı?
- Ben senin kızmayı unutmanı isterdim.
Çok üzüldüm... -Anonim.
***
Yer olmadığından seni iki sıra arka çaprazıma oturttum. Ben de senin iki ön çaprazına yerleşmiş oldum. İlden ilçeye giden otobüsün bu kadar kalabalık olacağını nereden bilebilirdim. Ayaktaki yolculardan aramız kapanmıştı. Otobüse bineli yirmi dakika kadar olmuştu. Bir ara arkama yaslanıp kendimi bıraktığım, kafamdakileri satmaya çalıştığım cam dışından başımı arkaya, sana doğru çevirdim. Dimdik oturmuş, koltuğu sımsıkı tutmuş pür dikkat bana bakıyordun. Nasıl korkmuştum senin korkundan... Gelcen mi dedim? Hemen geldin. -Sana bakıyorum bindiğimizden beri. -Ya inersen beni unutup. Çok üzüldüm. -Anonim
*** 

16 Ağustos 2019

Bir Zamandan Ovaya

BİR ZAMANDAN OVAYA

Gök burada bodur ve yayvan
Böylece yer yer genç kavaklarla
Bir ahi bulutları dürüyor

Zaman bütün kıvrımlarıyla iç içe yatıyor

Güneş gözlerimden giriyor içeri
Ve sökülüyor kara kıştan gördüklerim
Sana tutunduğum yerlerden çözülüyorum

Bir ağaçtan düşer gibi olgunlaşıyorum

Ellerim ıslak ve berrak
Bir zamandan, bir ovaya topluyorsun beni
Bittiğim yerde büyüyebilen bir türüm

Bütün suları aydınlık denizlere bir ederim

Enver Ali Akova, 2018, Olmasını İstediğimiz Bir Park, Varlık Yayınları