"Hayatın giderek artan karmaşıklığının okumaya neredeyse zaman bırakmadığı bu çağda..." demiş 20.yüzyılın başında Marcel Proust. (Swann'ların Tarafı romanı).
Yazmam fazlalık olacak ama gelmişiz 21.yüzyılın başına yine iyi dayanıyoruz hayatın karmaşasına ha?! Eh biraz olsun rahatlatıyor eskiden de zor olduğunu bilmek... Hayatımın yasını tuttuğum bir döneme girdim. Kadın okurlar bunun ne demek olduğunu daha iyi anlayabilir. Böyle tanımlanmış bir dönemi var çünkü kadınların... Hala aklımda pek çok hayal var; benim bazen bir vagonuna bindiğim bazen indiğim bazen yavaş bazen bir istasyonda bekleyen bir trene binmiş hayallerim ama giderek daha hızlı gidiyor tren ve üstelik benim dizlerim daha sık ağrıyor, daha sık soluğum tıkanıyor, daha sık bir istasyonda trene değil de durup arkamdaki çimenlere, kasabalara, yan bankta oturan insanlara dalıyorum. Hala orada bir yerde bir tren var gidiyor, zaman gökyüzünden bana hep gülümsüyor aynı olduğu yerde duruyor. Ama benim gönlüm yorgun. Hayatımın yasını tutuyorum.