Çok şaşırtıcı bir olay olmadığının farkındayım, oluyor böyle şeyler...
Bir ilaç torbası buldum, her gün yürüdüğüm kara yolunun kenarında. Baktım içinde ilaçlar var. İki kutu ilaç, kutular da yarım doluydu. Önce, elime aldığım torbayı geri bıraktım, bırakayım, belki geri gelir alırlar diye düşündüm. Baktım içinde bir isim, telefon, kişinin bazı özlük bilgileri; 1955 doğumlu bir erkek. Buranın bir köyünün adresi. Yaşlıdır, emeklidir, aklına gelmez nerede düşürdüğü deyip aradım amcayı:
- Hüseyin Bey ile görüşecektim?
- Ben oğluyum buyurun.
- Yol kenarında bir ilaç torbası buldum içinde ismi, telefonu vardı.
- Nerede buldunuz?
- Kalkan' ın girişinde, yol kenarında. Almak isterseniz söyleyeceğiniz bir yere bırakabilirim, ya da gelip benden alabilirsiniz.
- İlaç var mı içinde?
- Evet kutular yarım dolu. (Bir an babaya bir şey olmuş gibi geldi, oğul bir susmuştu. Korktum, acının üstüne aradım sandım. Bir kaç saniye sonra oğul seslendi içeri doğru; babaya bir şey sordu, rahatladım.)
- Yok, gerek yok almamıza, attık biz onları.
Durdum ben bir. Bir kaç saniye sustum. Böyle susunca kelimeler ağzımdan hemen çıkmasın istiyorumdur, tutuyorumdur, bilenler bilir...
- Neden yol kenarına attınız o zaman?!, açtım ağzımı. (Gözümü yummadım ama açtım ağzımı.) Çoluk çocuk bulur ağzına atar, hayvan yer, kedi köpek yer hasta olur. Koca torba ilacı neden yol kenarına attınız ki o zaman. Bakın ben zahmet ettim aradım sizi. Neden çöpe atmıyorsunuz madem çöp?!
Bu sefer oğul susmuştu. Hiç bir şey demedi. Bende, "Tamam" deyip kapadım telefonu.
Bu arada, Tanrı beni seviyor olabilir. Bir şeye sinirliydim torbayı bulmadan önce. "Al, buna sinirlen", dedi galiba bana. Yoksa diğer konuya-kişiye sinirlenecektim, açacaktım ağzımı yumacaktım gözümü belki de...
Bu nedenle yarın olacak olan meteor yağmurunu buradan izleyebilme ihtimali beni heyacanlandırıyor ve yine Tanrı' nın beni sevdiğini düşünüyorum bu sebeple.
Bugün google'ın da 'doodle' yaptığı Perseid meteor yağmurları en yoğun 12-13 Ağustos gecesi yaşanacakmış. Dolunay'ın da etkisi ile güzel bir manzara olabilir gibime geliyor.
Bir ilaç torbası buldum, her gün yürüdüğüm kara yolunun kenarında. Baktım içinde ilaçlar var. İki kutu ilaç, kutular da yarım doluydu. Önce, elime aldığım torbayı geri bıraktım, bırakayım, belki geri gelir alırlar diye düşündüm. Baktım içinde bir isim, telefon, kişinin bazı özlük bilgileri; 1955 doğumlu bir erkek. Buranın bir köyünün adresi. Yaşlıdır, emeklidir, aklına gelmez nerede düşürdüğü deyip aradım amcayı:
- Hüseyin Bey ile görüşecektim?
- Ben oğluyum buyurun.
- Yol kenarında bir ilaç torbası buldum içinde ismi, telefonu vardı.
- Nerede buldunuz?
- Kalkan' ın girişinde, yol kenarında. Almak isterseniz söyleyeceğiniz bir yere bırakabilirim, ya da gelip benden alabilirsiniz.
- İlaç var mı içinde?
- Evet kutular yarım dolu. (Bir an babaya bir şey olmuş gibi geldi, oğul bir susmuştu. Korktum, acının üstüne aradım sandım. Bir kaç saniye sonra oğul seslendi içeri doğru; babaya bir şey sordu, rahatladım.)
- Yok, gerek yok almamıza, attık biz onları.
Durdum ben bir. Bir kaç saniye sustum. Böyle susunca kelimeler ağzımdan hemen çıkmasın istiyorumdur, tutuyorumdur, bilenler bilir...
- Neden yol kenarına attınız o zaman?!, açtım ağzımı. (Gözümü yummadım ama açtım ağzımı.) Çoluk çocuk bulur ağzına atar, hayvan yer, kedi köpek yer hasta olur. Koca torba ilacı neden yol kenarına attınız ki o zaman. Bakın ben zahmet ettim aradım sizi. Neden çöpe atmıyorsunuz madem çöp?!
Bu sefer oğul susmuştu. Hiç bir şey demedi. Bende, "Tamam" deyip kapadım telefonu.
Bu arada, Tanrı beni seviyor olabilir. Bir şeye sinirliydim torbayı bulmadan önce. "Al, buna sinirlen", dedi galiba bana. Yoksa diğer konuya-kişiye sinirlenecektim, açacaktım ağzımı yumacaktım gözümü belki de...
***
Efes'li düşünür Herakleitos' un, Kalkan bölgesinin yıldızlara en yakın kasaba olduğunu söylediğine dair bir efsane vardır buralarda. Tanıtım kitaplarında yazar, broşürlerinde yazar, gelen yabancılara anlatılır. Ben başka bir kaynakta okumadım, bilemiyorum ne kadar doğrudur değildir ama, onca memleket gördüm yıldızları bu kadar parlak, bu kadar yakın, canlı, henüz başka bir yerde görmedim. Bu nedenle yarın olacak olan meteor yağmurunu buradan izleyebilme ihtimali beni heyacanlandırıyor ve yine Tanrı' nın beni sevdiğini düşünüyorum bu sebeple.
Bugün google'ın da 'doodle' yaptığı Perseid meteor yağmurları en yoğun 12-13 Ağustos gecesi yaşanacakmış. Dolunay'ın da etkisi ile güzel bir manzara olabilir gibime geliyor.
***
Bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış deyimi vardır. Akıl dışı(?) bir öneriye başkalarının da destek vermesinin abesliğinden bahseder. Bu aralar düşünüyorum da; ne taştır önemli olan ne de taşı atan deli. Önemli olan taşın kuyuda oluşturduğu dalgalardır. İnsanın insana yaptığı hatırlatmak ve düşündürtmektir kanımca, ötesine kimsenin gücü yetmez...
***
Ve, bu aralar içimde yakında ölecekmişim gibi bir his var. Hani gözü toprağa bakıyor derler ya, öyle bir şeyi hissediyorum galiba cidden. Yazıya dökecek kadar hissediyorum bunu. Ne diyeyim, hayırlısı inşallah...
öyle deme.güzel ve uzun senelerin olsun yaşamak için.
YanıtlaSilOna da inşallah ayışığı. Sağlıklı olsun her şeyden önce. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilİyi geceler.
Düşüncesiz oldu mu oluyor insanlar, yaşa başa bakmıyor ne yazık ki...
YanıtlaSilYıldızlar mı, o da ne :)
Öyle böyle gideceğiz de yine de Allah gecinden versin, ölmeyi konduramıyor insan kendine... Geçen kış da bana olmuştu öyle:)
Çeşit çeşit insan var tabi N.Narda.
YanıtlaSilPek olmaz bana, bilemedim bu aralar neden.
Yıldızlar yıldızlar, hani geceleri bakıp sohbet ettiğimiz parlayan şeyler..
Teşekkür ederim. İyi günler..
Seni bir yerlere bırakmam Azem
YanıtlaSilBilirim:) ve ne güzeldir bunu bilmek... Sağolun, var olun...
Silİlaç hikayesini anlayamadım. Dede tedaviyi mi bırakmış
YanıtlaSilTedavi kısmını bilmiyorum Uyumayan Ses, ilaç torbasını düşürmemişler yolun kenarına atmışlar. Ben, düşürmüşler sanıp aramıştım. Ona kızdım. O kadar :-)
YanıtlaSilSelamlar,
Hakikaten, hepimiz öleceğiz değil mi? Bazen çok irkiliyorum, bazen de çok normal geliyor bu düşünce. Bazen de yaşamak başlı başına bir mucize gibi geliyor, inanılmaz bu kadar ölümlü olupta, bu yaşa kadar hala ölmemek..... Neyse, evde yalnızım, şimdi bu konuyu kapatayım. S.Şahin
YanıtlaSilSeviyordur elbette, çok şükür ki Tanrının merhameti bizim günahlarımızdan çoktur.
YanıtlaSilBen de buna inanıyorum aslında Şenay. Madem beni yarattı, sevdiğindendir. Tanrı da sevdiğini hiç üzer mi dimi?! O insanlara mahsus :-)
YanıtlaSilNe güzel tanımlamışsın S.Şahin; " inanılmaz bu kadar ölümlü olup da, bu yaşa kadar hala ölmemek..."
YanıtlaSilGaliba yaşamın zaten mucize olduğunu hiç unutmamalıyız...