"Romanlarda, hikayelerde, kurgularda insanlar olur, hayvanlar olur, çeşitli canlılar ya da cansızlar olur, bunlara karakterler deriz. Çok uzun zamandır kurgularda karakterler yoğun olarak insanlardır. Bazı karakterler farklı kurgularda aynı olabillir.Mesela şovalyeler, krallar benzer karakterlerle farklı edebi ürünlerde yer alabilirler. Ortak özellikler taşırlar; kahramanlık, cesaret, iyi yürekli adamlardır. Karakterlerin kim olduklarını olay örgüsü şekillendirir. Yaptıklarından biliriz, tanırız, ne yapar, ne yer , ne içer, dolayısıyla kimdir bu kişi? Karakterin varlığından ya da bir insanın gerçekliğinden nasıl emin olabiliriz? Bir karakteri tanımanın en kalıcı yolu onu durumlar içinde göstermektir. Yani lafa değil, icraata bakmak. Karakterin / kişinin kendini ispatladığı/ gerçekliğini/ nasıl bir karakter olduğunu olaylar örgüsünde göstermektir. Birine sıfatlar yüklemek değil, cimri, cömert v.s. demek değil, olaylar üzerinden onun cimri olduğunu göstermek gibi. En baştan bu karakter/kadın/adam nasıl biri diye düşünmekte fayda var. Karakteri hem okuyucu hem yazar için özel kılan bir şey olmalı. Okuyucuya bir şey veriyor olmalı yazar. Neden bu karakter? Niçin okuyucular bu karakteri tanımalıyız? Yazar neden bu karakteri anlatıyor.
Bir diğer gösterge de kafasının içini, duygusunu göstermek; ama bunu yaparken düşüncelerinin içineçok girmemeye çalışın. Yani şöyle şöyle düşünüyor şeklinde değil, yine olay örgüsünde içinde karakterin olaylara bakış açısını göstererek. Aksi biraz kestirmeden gitmek olur. Yapmanız gereken yerler olabilir, fakat mümkün olduğunca kaçınmak gerekir. Kısacası karakteri yazar iyi tanımalı ki anlatabilsin. Kafasının nasıl çalıştığını iyi bilmek lazım. Geriye / ileriye dönüşüm-değişim yöntemleriyle de anlatabilirsiniz. Ne zaman böyle biri oldu bu karakter gibi. Kürk Mantolu Madonna buna güzel bir örnektir." – HayatBilgisi Atölyesi Notları-
Geçen hafta ödev yazmadığımdan bu konuda diyecek bir şey olmadı haliyle.
Yeni ödev: Karakter hikayesi. Yargılamadan. Betimleme serbest ama duygu düşünce bakımından içine girmeye çalışılmayacak. Karakterin nasıl biri olduğunu olaylar içinde tanıyacağız. Aşık olduğu anlatılabilir ama aşık oldu denmeyecek.
Üç dört gün bekledi bu yazı. Ödevi yazamadım. Bu Cuma derse katılamayacağım, bunu da bahane ederek ödevimi yerine getirmedim. Kendim için yazmalıyım tabi ilk önce de, yazamıyorum. Kimseyi anlatamayacağımı düşünüyorum. Geliyor gözümün önüne birileri, ya da hayali bir karakter yaratmaya çalışıyorum, tarifleyemiyorum. Belki de bu temel eksikliğim yüzünden "yazma" işine hiçte soyunmamalıyım(dım). Acaba temel eksikliğim mi? Belki de değildir, belki bu aralar öyle hissediyorumdur. Yoksa, tarifleyebilirim birini bende bir çokları gibi belki. Sonra bir ara deneyeceğim, söz. Not almalıyım! Görüyorum, hissediyorum ama tarifleyemiyorum diyorum ya, görürüm ben, içimden bir tel çekiyorlar gibi hissederim bazen gördüğümde birini, ya da ne bileyim bir şeyi. Ama karakterleri tarif edemiyorum işte. Öyle bakıp yüzüne ağlayabilirim, ya da öfkeden çıldırabilirim, gülebilirim dakikalarca ama deyin ki nasıl biridir o, anlat, zor işte. Mesela ekleyeceğim şu şarkının başındaki mızrap saza değdikçe aynı titremeyi hissediyorum ben sol tarafımda. Vallahi!, aynen fiziken hissediyorum. Sanki " müthiş bir şey" başlamak üzere gibi geliyor titredikçe saz, ben. Heyecanlanıyorum, korkuyorum, bekliyorum; ha açıldı açılacak kanadı, ha yandı yanacak diye lambası bir pencerenin altında sanki. Sözlerini anlamıyor(d)um, uzun süre hiç te anlama telaşına düşmedim. Gerek duymadım, bence müzik, kelimelerin sesi yeterliydi sevmem için. Sonra şükür ve şükran ki yardım edene, Türkçesine de ulaştım. Boşuna sevmemişim dedim. Dinlemek isteyen için ; Hewara Gule
not: Nereden çıktı bu yazılar derseniz; işte burası.
Bir diğer gösterge de kafasının içini, duygusunu göstermek; ama bunu yaparken düşüncelerinin içineçok girmemeye çalışın. Yani şöyle şöyle düşünüyor şeklinde değil, yine olay örgüsünde içinde karakterin olaylara bakış açısını göstererek. Aksi biraz kestirmeden gitmek olur. Yapmanız gereken yerler olabilir, fakat mümkün olduğunca kaçınmak gerekir. Kısacası karakteri yazar iyi tanımalı ki anlatabilsin. Kafasının nasıl çalıştığını iyi bilmek lazım. Geriye / ileriye dönüşüm-değişim yöntemleriyle de anlatabilirsiniz. Ne zaman böyle biri oldu bu karakter gibi. Kürk Mantolu Madonna buna güzel bir örnektir." – HayatBilgisi Atölyesi Notları-
Geçen hafta ödev yazmadığımdan bu konuda diyecek bir şey olmadı haliyle.
Yeni ödev: Karakter hikayesi. Yargılamadan. Betimleme serbest ama duygu düşünce bakımından içine girmeye çalışılmayacak. Karakterin nasıl biri olduğunu olaylar içinde tanıyacağız. Aşık olduğu anlatılabilir ama aşık oldu denmeyecek.
Üç dört gün bekledi bu yazı. Ödevi yazamadım. Bu Cuma derse katılamayacağım, bunu da bahane ederek ödevimi yerine getirmedim. Kendim için yazmalıyım tabi ilk önce de, yazamıyorum. Kimseyi anlatamayacağımı düşünüyorum. Geliyor gözümün önüne birileri, ya da hayali bir karakter yaratmaya çalışıyorum, tarifleyemiyorum. Belki de bu temel eksikliğim yüzünden "yazma" işine hiçte soyunmamalıyım(dım). Acaba temel eksikliğim mi? Belki de değildir, belki bu aralar öyle hissediyorumdur. Yoksa, tarifleyebilirim birini bende bir çokları gibi belki. Sonra bir ara deneyeceğim, söz. Not almalıyım! Görüyorum, hissediyorum ama tarifleyemiyorum diyorum ya, görürüm ben, içimden bir tel çekiyorlar gibi hissederim bazen gördüğümde birini, ya da ne bileyim bir şeyi. Ama karakterleri tarif edemiyorum işte. Öyle bakıp yüzüne ağlayabilirim, ya da öfkeden çıldırabilirim, gülebilirim dakikalarca ama deyin ki nasıl biridir o, anlat, zor işte. Mesela ekleyeceğim şu şarkının başındaki mızrap saza değdikçe aynı titremeyi hissediyorum ben sol tarafımda. Vallahi!, aynen fiziken hissediyorum. Sanki " müthiş bir şey" başlamak üzere gibi geliyor titredikçe saz, ben. Heyecanlanıyorum, korkuyorum, bekliyorum; ha açıldı açılacak kanadı, ha yandı yanacak diye lambası bir pencerenin altında sanki. Sözlerini anlamıyor(d)um, uzun süre hiç te anlama telaşına düşmedim. Gerek duymadım, bence müzik, kelimelerin sesi yeterliydi sevmem için. Sonra şükür ve şükran ki yardım edene, Türkçesine de ulaştım. Boşuna sevmemişim dedim. Dinlemek isteyen için ; Hewara Gule
not: Nereden çıktı bu yazılar derseniz; işte burası.
Merhaba,
YanıtlaSilBlogunuzu çok beğendim ve sizi takibe aldım :)
Bende bloguma beklerim.
Sevgiler,
http://hayatimakyajla.blogspot.com.tr/
Merhaba, teşekkür ederim.
SilBakayım bende sizin bloğunuza.
Selamlar:)
Aze, bu yazılar çok faydalı oluyor inan. Çok teşekkürler bunlar için. Özellikle hikaye yazarken ben de uzun süre yazamıyorum gibi hissediyorum. Ancak sonra çok kısa sürede bitiveriyor yazma işi. Ben de o süre zarfında hikayeyi ben fark etmesem de oluşturmuş olduğumu görüyorum.
YanıtlaSilKolay gelsin :))
Çok teşekkür ederim Şenay. Ne güzel birilerinin okuyor ve faydalanıyor olması. Sevindim. Ben bu aralar yazamıyorum ama hikaye ya da burada istenen ödev babındaki şeyleri. Olur herhalde arada böyle, değil mi? :-)
YanıtlaSilSevgiler,