05 Mayıs 2020

Hayat Anlatır İnsan Dinlemez

Demirbank T.A.Ş. ikibin yılında sigorta fonuna devredildi. Bankadaki işimde bıkılacak kadar bir zaman geçirmemişken yaşadığım stres ve yorgunluğa daha ne kadar dayanabileceğimi düşünmüyor değildim. Belki de ahım tutmuştur, şimdi düşününce...  Bazen çok üzüldüğüm ya da iç geçirdiğim durumlarda tuhaf şeyler olabiliyor etrafımda. Aman yok canım inanmayın, koca banka basit bir memurun ahıyla batacak değildi ya. Üstelik gelen gideni fazlasıyla arattı. Konumuza dönersek; en üst katta oturan adam bir sabah gelmedi yerine. Kardeşim çok şaşırmıştı; nasıl yani adam bakkalı varmış gibi ceketini aldı gitti öylemi? Basit bakınca bana da şaşırtıcı gelmişti. Olaylara içerden bakmak çoğu zaman karmaşıklaştırıyor onları...

O günden sonra hayat biz binada kalanlar için bir yandan oldukça kolaylaşmıştı. Primlerimiz hariç her şey ödeniyordu; maaşımız, yemeğimiz, yolumuz, sigortamız. İş güç neredeyse yoktu. Şubedeki pazarlamacıların hedefleri yoktu. Müşterileri ikna etmek, para satmak, gelirleri artırmak zorunda değillerdi. Biz operasyondakiler için işlem süreleri kalkmıştı. Olmayacak işlemlere onay verme baskımız yoktu, pazarlamacıların o müşteri şöyle bu müşteri böyle kaprisleri yoktu. Tek sıkıntımız en üst katın yeni sahiplerine işlemi onaya kim götürecek, kim soruları cevaplayacak geyikleriydi. Saniyeler içinde milyon dolarları marklarla değiş tokuş eden hazine yetkilileri yan masayla tetris oynuyordu. Bizim ekip kağıt falından sıkıldıkça dolap arşiv düzenlemesi yapıyorduk. Son bir yıldır haftanın dört günü dokuzlarda çıkarken o günlerde saat altı der demez sokaktaydık. Zaman geçsin diye kattan kata merdivenle çıkıyor, koridorlarda bulduğumuza eee diyorduk. Ben o zaman Ortaklar caddesinde oturuyordum. Altıyı on geçe evin önündeydim, çok iyi hatırlıyorum. Vardığımda henüz öğlenmiş gibi hissediyordum, Pırıl pırıl güneş, harika bir balkon, ağaçlar, kuşlar ama oturup Maria'yı izliyordum... Anılarım depreşti konudan sapıyorum galiba... Diğer yandan hepimizde kaygı, stres, mutsuzluk hakimdi. Çay odasında bir limoncu açılıyor, sonra bir köfteci açılıyor, bir çiftlik kuruluyor, hepsi kapanıyor sonra yeniden açılıyordu. Bu sürece maddi açıdan çok eksilerde yakalanan benim gibilerle, birikmiş parasının hesabını yapanların suratı aynıydı. Şaşırtıcı olan asıl buydu şimdi düşündüğümde. Olaylara dışardan bakabilmek için zaman da gerekiyor...

Bir yıldan fazla süren o günler iş hayatımın en eğlenceli zamanları olabilirdi. Olmadı. Hatırladığım nadir eğlenceli akşamlar, -şimdi emin değilim o zamanlar mıydı ama öyle olmalı-, bir kaç çay bahçesi masasının atılı olduğu şimdilerde kütüphane olan Kadıköy belediyesinin hemen yan tarafında Saniye ve Sibel'le buluşup, çekirdek çitleyerek gelen geçene baktığımızdı. Ne güler, ne uzun konuşurduk o yaz. Yüzlerce kitap bitirebilir, İngilizce'de ustalaşabilir, para harcamadan pek çok hobi edinebilirdim. Evet, maddi kaygılar oldukça güçlüydü ama hiç bir şey yapmamamın da bu kaygıya bir faydası yoktu. Yapmıyorduk. Olsun diye yırtındığımız zaman bolca avuçlarımıza bırakılmıştı, biz onu hiç bitmeyecekmiş gibi havaya savuruyorduk. O yılın sonundan ayrıldığım ikibin on iki ortasına kadar bir daha öyle bir zamanım olmadı.

Belirsizlik insanı neden eylemsiz kılıyor?
***
Bu yazıdan itibaren her yazının sonunda son beş yılda öğrendiğim, kesinleştirdiğim bazı bilgileri paylaşacağım. Son beş yıl bitince ondan önceki beş yıl, sonra ondan önceki vesaire gidecek. Bakalım ne kadar geriye hangi bilgilerle gideceğiz. 
2020-2015.1. Plastik şişeleri çöp kovasına daha kolay sığdırmak için kapağını açın, poşet torba katlar gibi iç içe katlayarak küçültün. Geri dönüşüm kovalarınıza bir kaç yerine bu şekilde onlarca plastik şişe sığdırabilirsiniz. Geri dönüşüm atığı toplayanların işini kolaylaştırabilirsiniz. Tema Vakfı buna bir isim de vermiş ama o kısmını unuttum. 

8 yorum:

  1. Biz üniversitede öğrenmiştik, yanlış hatırlamıyorsam İngiliz bir kadının bulduğu 3R Formula'ydı onun adı, "reduce, recycle, reuse (ufalt, geri dönüştür, gene kullan).

    YanıtlaSil
  2. Bu kısmını da hatırlattığın için teşekkür ederim. :) Unutmam artık.

    YanıtlaSil
  3. Birçok şeyi geriye dönüp bakınca anlamak ya da ayrımsamış olmak beni üzüyor çoğunca. Yapcak bi şey yok, hayat belki de böyle bi şey:)
    Ben de son yıllarda öğrenebildiğim şeyleri yaziyorum bu ara, ama bir kitaba:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, hayat öyle bir şey işte.
      Sevgiler,

      Sil
  4. Doğru analiz yapabilmek için olayların dışına çıkmak, yaşanılanların biraz geride kalması gerekiyor. Ancak o zaman daha sağlıklı bakabiliyoruz olan bitene. Çok güzel bir yazıydı, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Beyaz Yakalı. Katılıyorum ben de. Bir şehre gidip gekdikten sonra çok başka bakabiliyorsunuz mesela. İnsanlara da öyle. Hele hele tarihe kesinlikle.
      Selamlar, güzellikler dilerim.

      Sil
  5. İlk kısım kurgu mu? Gerçek mi? Anlayamadım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niye ki acaba:-) Yazılarım yaşımı çok göstermiyorsa üzülsem mi acaba:-)
      Kırk ile ellinin tam ortasına geldim ben de Sevgili Günlük. Modern insan için hayat o kadar hızlı akıyorki geçen yıllara inanmak çok zorlaşıyor. Ben bir de sanırım ikinci kariyer yapma peşinde sınavlar, dersler, yeni okumalar telaşıyla hem çok belli etmiyorum hem de kendimi öyle hissetmiyorum. Bir şeyler öğrenmek insanı gerçekten hayatta tutuyor. Sevgiler.

      Sil