Elimde tuttuğum kanlı yumak hala ılıktı. Soğumuyordu bir türlü ne yapsam ve bu beni daha da sinirlendiriyordu. Sıksam da sıkmasam da kan, serçe parmağımla yüzük parmağım arasından geçiyor bileğime doğru akıyordu. Az hissedilir ama hissedilir bir hareket hala vardı avucuma değen. Küçük, titreyen bir serçenin kalbi gibi, uyurkenki hali gibi, sakin, yavaş ve geri kalanlardan uzakta, öylesi daha güzel gibi. Olmuştu işte, böylesi daha iyiydi, evet evet daha iyi olacaktı. Kolumu dirseğimden bükmüş, elim havada gözlerim yerdeydi. Hemen ayağımın yanındaki yaprak motifine bakıyordum. Bir yaprak bir kalbe benziyormuş epeyce, şimdi farketmiş gibi bakıyordum. Ağaçların yapraklarının çıkardığı sesin kalbime o kadar yakından değmesi bundan sebep miydi, aklıma geldi birden bu soru. Ama düşünecek halim de yoktu şimdilik. Bu soğumayan kan akıp duruyordu hala.Tanrı biliyor ya çabalamıştım, uğraşmıştım, sonunun böyle olmamasını istemiştim. Bu soğumayan ılık, tenimde yine de ısınan kan akıp duruyordu hâlâ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder