Bazı köpekler vardır canları acıyınca öfkeyle havlarlar. Bazı kediler vardır onların canları acıyınca sessizce battaniyenin altına girerler. Canları acıyan köpekler ve kediler anlaşamazlar bu yüzden, dedim psikolog danışmana kapıdan çıkarken. Davranışlarımda bir tuhaflık olmadığına ikna olmayınca odadan çıkmaya karar vermiştim. Pek tabii ki oraya onu ikna etmeye gitmemiştim fakat konu konuyu açınca konu oraya geldi. Baktım o beni ikna etmekte ısrarlı ben de aynı oyunu oynamaya başladım. Şanslı olan bendim çünkü benim kalkıp gitme özgürlüğüm vardı ben de bunu kullandım. Beni sevdiğini biliyordum bu yüzden de ona iyi davranıyordum. Sevmediğini bildiğim kişiyeyse kötü davranıyordum, bu kadar basit, dedim psikoloğa. Bunu anlamadı ve beni sevsin ya da sevmesin insanlara kötü davranamayacağımı söyledi. Bu ne küstahlıktı! Senin paranı ben ödüyorum, sen diğer kişiye yardımcı olmaya çalışıyorsun, diyecektim fakat demedim. Kötülük, hanfendi dedim, sizin tarif ettiğiniz gibi kolayca işlenen bir sevap değildir. Sevap işlemek zordur, bilmem bilir misiniz? Evet, doğru duydunuz, Tanrı için günah olan insan için sevap uzun zamandır artık. Siz beni Tanrı'nın burada, dünyada bizimle birlikte olduğuna, kötülüğe karşı iyiliğin makbul olduğuna ikna edin, ben de davranışlarımı gözden geçireceğim, diyerek koltuktan kalktım. Elini uzattı, anlıyorum dedi. Bu kadar saçmalayan bir insanı hala anlamaya çalışan bir doktoru takdir edeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bunu Freud deniyordu zamanında o da yerini sağlamlaştırmak için, size kalmaz hanfendi, diyecektim demedim. Çıktım geldim. Hava serindi. Güllerin sonbaharda açtığını unutmuşum. Bütün çiçekler baharda açmıyor muydu sahi? Otobüs durağındaki kadın bana baktı. Sanırım sesli düşünmüştüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder