26 Mart 2018

Sudan'a Veda

Tanık olmak: İnsan tanık olduğu her şeyin yaşamının da kendisi olduğunu ne yazık o anda anlayamıyor. Geçenlerde bilim dünyasından biri Nietzsche'nin Bengi Dönüş teorisinin doğru olabileceğini iddia etmiş. Yani ben bu hayatı tekrar ve tekrar yaşıyor olabilirim. Karmayı bilenler için; bir nevi öyle. Bu teoriyi teori yapan en önemli püf noktası tabii ki yaşayan "ben"in, bunun farkında olmayışı. Bazen, küçük, "bu anı yaşadığıma eminim" sanrıları dışında. Bütün bu tartışmaların; yaşamımızın farkında olamayışımız, bu yüzden de doğru dürüst değerlendiremeyişimiz, şu anda olup bitenleri ancak yıllar sonra anlayabilecek oluşumuz, olan bitenleri gördükçe, hep mi böyleydi yoksa geçmiş daha mı kötüydü yoksa gelecek daha da kötü günlere gebe mi gibi gibi tartışmaların çok anlamsız olduğunu düşünüyorum. Bunların günümüzde olan bitenler için yapmak isteyip de yapamadıklarımıza bir sebep, yapmaktan kaçmaya bir neden ve kendimizi suçsuz hissetmeye bir yol olduğunu düşünüyorum. Bunun için kimseyi suçlamıyorum elbetteki, fakat öyle olduğunu bilin istiyorum. Bu, doğru soru ve cevapları bulmak için tek yolumuz. Karma yok, bengi dönüş yok, cennet yok, cehennem yok, ne varsa elimizin yettiği, gözümüzün gördüğü, yaptıklarımız ve yapacaklarımız bu soluk mavi nokta üzerinde... Bundan yüz yıl sonra geçmişte korkunç şeyler yapılmış olduğunu söylediğinde kitaplar, o biz olacağız...

Geçtiğimiz Pazartesi, yeryüzünün filden sonraki en büyük memelisi kuzey beyaz gergedanlarının son erkek temsilcisi öldü. Geride kendi türünden yalnızca iki dişi kaldı. Dişiler genel olarak tüm türlerde erkeklerden daha uzun yaşar. Toplumsal sebepleri bakımından insan ırkı için farklı sebepler söylenebilecek olsa da, ben kendimce bunun biyolojik nedenini şöyle düşünüyorum: doğa son ana kadar mücadele ediyor. Geriye kalan dişilerle son bir umut üreyebilmeyi, -farklı melez cinsler de olsa- yaşamı devam ettirebilmeyi sağlamaya çalışıyor. Ve bambaşka bir konu parantez içinde, -eril cins dişinin bu gücünü bildiği için onun üzerinde yüzyıllardır tahakküm kurmaya çalışıyor.-.

Sudan'ın, son kuzey beyaz gergedanının spermleri dondurulmuş durumda tabii ki. Bunca zaman çoğalmamış ki bundan sonra ne olur bilinmez. Her şey biter, yaşam halleder, olacak olan olur, her şey döner kendini ve yerini bulur... Soyu tükenenenler için iç dökmeyi bırakmanın zamanı gelmiş olabilir belki? Fakat, sormadan edemiyorum: bu şekilde mi olmalı? Bitmez tükenmez bir hırsla kuruttuğumuz hayatlar için, doğal yaşam döngüsü demek ne kadar adilce?

Gergedanlar filden sonraki en büyük otçullardır. O koca cüsse ot yiyerek oluşuyor evet... Burunlarının üzerinde taşıdıkları boynuzlarıyla benim çok sevimli bulduğum bu hayvanları, boynuzlarının afrodizyak etkisi dedikodusuyla yıllardır avladık durduk. Boynuzu alıp geri kalanını bırakarak, hayvanat bahçesi içinde dahil. "... Bütün kara parçalarında, Afkrika hariç değil..."

Foto: Ami Vitale National Geographic Creative - Ölmeden önceki son anları.  Kaynak. Huzur içinde uyu Sudan.

6 yorum:

  1. Ah canım ya , çok üzgünüm. Nekötü bir türüz. iyi olanlar da var
    ama bilmiyorum :(

    YanıtlaSil
  2. İyiliği artırarak baş edebiliriz sanırım. :-)

    YanıtlaSil
  3. Tekrar tekrar dunyaya geldigimizden eminim.

    Bu dunya icin ben ne yapabilirim diye dusunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana da öyle geliyor ama bu baz almak istemiyorum. Gelsek bile haberimiz yok işte:-)
      Ne güzel ne mutlu dünya için. :-)

      Sil
  4. ay ben de herkese bilim teknoloji dergisinde okudum yazcaktım evet yaaaa doğa gidiyoooooo of of.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umalım gidenlerin yerine kalanlar hala doğa olsun.

      Sil