Sınır kentlerinin çoğunluğu böyle sanırım. Yani okuduklarım ve gördüklerim bana gösteriyor ki; insan, şehir, binalar yanyana durdukça birbirine benziyor... Kaçınılmaz şeyler ya da baş etmesi zor sosyal yaşam getirileri olsa gerek.
San Dieogo da Meksika sınırında olmasının bütün özelliklerini taşıyordu. Halk çoğunlukla İspanyolca konuşuyor, Meksika yerlileri gibi giyiniyor, yemekler Meksika kültürü, sokakta sanki hep Meksikalılar vardı. Hoş, İspanyolca Amerika'da resmi ikinci dil kabul edilmiş zaten ama burada İngilizce yok gibiydi.
Tipik güney kentleri gibi diyebilirim. Sıcak, plajlar, bol kafeler, geniş sokaklar tabii ülkeye özgü, blık restoranları, sınırdan gelip giden değişik yerli ürünler...
Şu yandaki ağaçlara bayılmıştım. Buraya özgüymüş. Yerden itibaren geniş dallı, minik kırmızı çiçekli, çok güzel görünüyorlardı. Yine de bir Andressa değildi...
San Diego, Türk ve diğer yabancı öğrenciler için oldukça tercih edilen bir yer. Yaz kışık sıcak ve okyanus kıyısı olması, hem canlı hem sakin oluşu, San Diego devlet üniversitesi ve diğer çok pahalı olmayan üniversiteleri (diğer illere göre), bolca dil okulları, yurtları, sakin insanları ve güvenlik bakımından şikayetçi olunmaması ile cazip epeyce. Hayvanat bahçesi dünyaca ünlü. Parkları ve okyanus kıyıları ile yaşanası bir yer diyebiliriz. Ben sıcak yerleri pek sevemiyorum o ayrı.
Fotoğraf çekmeyi pek beceremiyorum, Andressa pek kızardı bana; "ben seni ne güzel çekiyorum sen bi dikkat etmiyorsun", der dururdu. Yine de kıyamaz arada çekerdi beni...
Sizi, eski şehir denilen "old town" merkezinin bir kaç fotoğrafı ile başbaşa bırakıyorum...
San Dieogo da Meksika sınırında olmasının bütün özelliklerini taşıyordu. Halk çoğunlukla İspanyolca konuşuyor, Meksika yerlileri gibi giyiniyor, yemekler Meksika kültürü, sokakta sanki hep Meksikalılar vardı. Hoş, İspanyolca Amerika'da resmi ikinci dil kabul edilmiş zaten ama burada İngilizce yok gibiydi.
Tipik güney kentleri gibi diyebilirim. Sıcak, plajlar, bol kafeler, geniş sokaklar tabii ülkeye özgü, blık restoranları, sınırdan gelip giden değişik yerli ürünler...
Şu yandaki ağaçlara bayılmıştım. Buraya özgüymüş. Yerden itibaren geniş dallı, minik kırmızı çiçekli, çok güzel görünüyorlardı. Yine de bir Andressa değildi...
San Diego, Türk ve diğer yabancı öğrenciler için oldukça tercih edilen bir yer. Yaz kışık sıcak ve okyanus kıyısı olması, hem canlı hem sakin oluşu, San Diego devlet üniversitesi ve diğer çok pahalı olmayan üniversiteleri (diğer illere göre), bolca dil okulları, yurtları, sakin insanları ve güvenlik bakımından şikayetçi olunmaması ile cazip epeyce. Hayvanat bahçesi dünyaca ünlü. Parkları ve okyanus kıyıları ile yaşanası bir yer diyebiliriz. Ben sıcak yerleri pek sevemiyorum o ayrı.
İşte böyle geniş, beyaz kumlu plajları vardı. Pasific okyanusunda salınan beyaz yelkenlileri, güneşinin altında koşan delikanlıları bir de...
Sahile bakan küçük, şirin, çok çekici evlerine bayıldık. Bazı mekanlar insanın ömrünü uzatmaya muktedirdir, hep söylerim.
Sahile inen caddesi. Sophia önde ben arkada...
En sevdiğimn kısım; İkinci dünya savaşının bitişini simgeleyen fotoğraflardan birinin heykeli. Yazılanlara göre, New York'ta trenden inen Amerikalı bir asker barışın ve içkinin sarhoşluğundan ilk gördüğü hemşirenin dudaklarına yapışmış ve ortaya bu resim çıkmış. Kocaman bir heykeli var sahilde, büyük savaş gemilerinin önünde.
Sizi, eski şehir denilen "old town" merkezinin bir kaç fotoğrafı ile başbaşa bırakıyorum...
Ağaca bayıldım :)
YanıtlaSilBen de çok sıcakları sevmiyorum. Dört mevsimi yaşıyabilen bir şehirde olduğum için mutluyum :)
Bence de en güzeli Handan. Sevgiler,
SilAsker ve hemşire heykelini ben de sevdim :) Hikayesi gerçekten çok sevimli... Bir nevi savaşma, seviş mesajı :)
YanıtlaSilheheh:-) Keşke bu söyleyenler söylemeyenlerden çok olsa hep..
Sil