Tirane: Balkanlar'a Giderken
Göğe doğru şaşırtıcı derecede dik dağların arasından alçalıyordu uçak. Arnavutça'da kartalların ülkesi anlamına gelen Shkiperia diyorlar buraya. Adıyla müsemma diyebilirim. Bu dağlardan anca kartallar inip çıkabilir. Çok yeşil, çok dik ve sık dağların arasından ızgara biçiminde yerleşmiş görünüyor havadan Tirane şehri. Daha da yaklaştıkça bahçeli, az katlı evler dış mahallelerde, içeride ortada büyük bir meydan ve etrafında betonlaşmış şehir; bloklar, birkaç cam bina, dar sokaklar, fabrika görünümlü prefabrike yapılar. O dağların arasına o düzlük nasıl oluşmuş, şaşırtıcı.
|
Arnavutluk dağları |
Arnavutluk için vize gerekmediğinden, arada vize isteyen Bulgaristan ve Yunanistan'ı uçakla atlayarak, karadan Balkanlar'ı gezmek için iyi bir başlangıç noktası oluşturuyordu. Makedonya'dan da başlayıp bir çember çizilebilirdi. Gidiş-dönüş uçak, araba kiralama ve diğer bazı detaylara bakınca, kartallar ülkesinden başlayıp arabayı Tirane havalimanından alarak aynı noktada bırakıp uçakla geri dönmek en uygun plan göründü bize. Öyle de yaptık ve şöyle bir rota belirlenmiş oldu; Tirane, ilk ve en kısa durağımız olacaktı. Uçakla Tirane indikten sonra Arnavutluk-Karadağ-Kosova-Makedonya üçgeni üzerinde bir yuvarlak çizerek belli başlı yerleri görecektik: Tiran - İşkodra - Kotor - Budva - Podgorica - Prizren - Priştine - Üsküp - Ohrid - Tiran, buradan dönüş. Sekiz gün için oldukça yoğun görünse de, kısa mesafeler ve küçük şehirler olduğundan yeterli olacağa benziyordu. İşte bu, Ohrid'e gelmenin yollarından biriydi. Uzun gibi görünebilir, fakat ne demişler; önemli olan varmak değildir.
Turla gezmeyi oldum olası sevemedim. Bir bardak çay içip nerede olduğunun farkına bile varamadan haydi haydi diye başında biten bir rehberi hiç sevmiyorum ki, çok bildik, turistik yerlerden ziyade sokak aralarını görmek, herkes gibi bir kahvede oturmak, sıradan bir bara gidip insanları izlemek, oyun oynayan çocuklara bakmak, köşe bakkaldan su almak gibi gündelik hayatın hikayelerinin parçası olabilmeyi, şehre ve insanlara o açılardan bakabilmeyi daha çok tercih ettiğimden, ettiğimizden, yaklaşık bin kilometrelik bu mesafeyi arabayla görmeye karar verdik. Fiyatlara baktığımızda da başa baş geliyordu. Böylelikle, 4 ülke 9 şehri görmüş olacaktık. Evdeki hesap böyleydi yani.
|
İşkodra-Budva yolu |
Tiran için söylenecek çok bir şey yok; büyük bir meydan, meydanda ve her yerde İskender bey heykeli -Arnavutların ulusal kahramanı- aynı meydanda tarihi estetik bir opera binası, küçük bir şehir parkı, kaldırımları kırılmış, sökülmüş eski sokaklar, meydan hariç dar caddeler, küçük kafeler, eski yüzlü binaların arasında bir kaç cam plaza dışında.Gezi yazıları nihayetinde subjektiftir. Bunlar Tirane'in bende bıraktıkları. Dedim ya, zaten bir kaç saat soluklanıp, Shkodra'ya (İşkodra) geçmeyi planlamıştık, öyle de yaptık.
|
İşkodra'ya doğru. |
Yola devam etmeden önce; siz de turla gezmeyi istemezseniz araba kiralamanızı tavsiye ederim. Yoğun ve hızlı işleyen bir şehirler yada ülkeler arası toplu taşıma sistemi yok. Olan otobüsler de bizim yirmi otuz yıl önce bıraktığımız eskilikte. Yollar çok kötü. Çift yönlü yol yok denecek kadar az. Öyle, elli-altmış kilometreyi otuz dakika da alırım demeyin, bir saatten fazla sürebiliyor. Trafik kontrolü yok değil ve dil bakımından denk gelirde anlaşamazsanız epeyce uğraşırsınız, ilerde anlatacağım. Lüks seviyesi bizden düşük, geceliği kişi başı yirmi-kırk avro otel ya da pansiyonlar idare eder, fakat konforu şansa kalmış. Biraz daha rahat edeyim derseniz, otuz-kırk avronun üstü tatminkar. Yemekler fena değil, porsiyonlar bol ve ucuz. Az yiyen birileri iseniz, bir porsiyonu iki kişi bile yiyebilir. Ekmekler doğal, lezzetli ve her ülkenin kendine has birası vardı. Genel olarak bize göre fakir ülkeler, bize göre de ucuz. Araba kira anlaşmasını gelmeden İnternet üzerinden yapmanızı tavsiye ederim, başkentin havalimanı, nasıl desem, bizim bir Anadolu kentinin havalimanı kadar, 400 bin nüfuslu bir kent haliyle, araç bulmaz zor olabilir gibi geldi. Birden fazla ülkeye geçiş yapacaksanız, 'green card' (yeşil kart) dedikleri kırk avro değerinde, ülkeler arası geçiş kartı alacağınızı kiralama şirketine belirtmeniz iyi olur. Onlar temin edip hazırlıyorlarmış. Biz unuttuk, ilk geçiş ülke sınırında aldık, fakat görevlilerin dil ve bilgi yetersizliğinden epey zorlandık. Şimdilik böyle, gerisi yolda...
|
İşkodra yolu |
İşkodra gölü iyi güzeldi de, o sinekleri besleyip büyütmeseler iyimiş...
not: Tuhaf; arabayı siyah hatırlıyorum hayallerimde. Fotoğrafçımız 'güzel fotoğraf çekebilme' takıntılı olduğundan, rastgele; yolların, şehirlerin, fotoğrafları az.
Herşeyden konuşmalı blogunun etkinliğinden geliyorum... bu güzel blogu hemen takibe aldım. bende beklerim. sevgiler....
YanıtlaSilwww.soslubadem.blogspot.com.tr
Oradan geliyorum derken neyi kastettiniz bilemedim ama, ben de ziyareet ettim sizi. Yalnız, izleyici aracı hata verdi, izleyici olarak kayıt olamadım bilginiz olsun.
SilSelamlar, teşekkür ederim.
Ben Tiran'ı pek sevmemiştim :( Balkan turunda tek sevmediğim ayak Arnavutluk ayağı olmuştu.
YanıtlaSilEvet evet, şöyle bir meydana bakıp geçeceğin bir yer. Biz de uaç yorgunluğunu alsın diye bir çay içip geçtik...
Sil