Bir rapor çalışmamdan özet bilgilendirmedir.
2000 yılında yapılan Çocuk Hakları toplantı notlarının yayınlanan sonuçlarına, göre cinsel istismarın istatistiği: (Yavuz, 2000)
______________
|
______________________
|
____________________________
|
Ulusal
|
Uluslararası (batı)
|
|
Çocuk
|
%70-80 (1 yaşında bebek mağdur)
|
%20-50 (4 aylık bebek mağdur)
|
Saldırgan
|
%75-90 tanıdık
|
%90 tanıdık
|
Kız/erkek
|
1/1.
|
4/1.
|
Bildirim
|
%5 ortaya çıkıyor
|
%10 ortaya çıkıyor
|
Hızla artıyor.
|
Hızla artıyor.
|
Çocuğun cinsel istismarı yaşadığı
yaş, diğer ifade ile bulunduğu gelişimsel evre, sonuçların etkisi ile doğrudan
ilişkilidir. Kuşkusuz bu tür yaşam olayları çocuğun gelişimini olumsuz
etkilemektedir. Özellikle çocuk hangi gelişim evresinde ise çocuk o dönemdeki
gelişim beklentileri ile sorunlar yaşayacaktır. Erik Erikson’un (1902-1994)
psikososyal adını almış ve Sigmund Freud’un aksine kişinin cinsel gelişiminden
ziyade sosyal gelişimi üzerinde durduğu kuramında normal gelişimin sekiz
aşamasından söz eder. Buna göre;
0-1 yaş
aralığı, bebeğin temel güven duygularının oluştuğu, güvensizliğin
oluşabileceği,.
Küçük
çocukluk dönemi; 2-3 yaş, bağımsızlığa karşı utanç ve kuşkunun,
İlk
çocukluk dönemi; 4-5 yaş, girişkenliğe karşı suçluluğun,
Orta
çocukluk dönemi; 6-12 yaş, üreticiliğe karşı aşağılık duygusunun,
Ergenlik
dönemi; 13-18 yaş, benlik özdeşleşmesine karşı rol bunalımı,
Genç
yetişkinlik; 19-25 yaş, yakınlığa karşı yalıtılmışlık,
Orta
yetişkinlik; 26-40 yaş, üretkenliğe karşı durgunluk,
İleri
yetişkinlik; 40 ve üstü yaş, bütünlüğe karşı umutsuzluk gelişebilir.
Böylelikle
bu dönemlerde oluşabilecek hasarlar da kişilerin ruhsal gelişimin de sorunlar
yaratacaktır. ( Cüceloğlu, D. İnsan ve Davranışı, 1993 s.337 akt. Sandalcı,
2004, s.23 )
Bir diğer önemli etken ise, giriş bölümünde
bahsettiğimiz mağdurlara ulaşılamaması sorunudur. Bu konuda çarpıcı bir örnek;
1992 yılında yapılan ÇİKODER araştırmasında son üç yılda İstanbul’daki en büyük
altı hastanenin kayıtlarında cinsel istismar tanısı almış bulguya
rastlanmamıştır. Bu, ya bilgisizlikten böyle bir tanı konulmamış ya da başvuru olmamış
sonucunu çıkarmaktadır ki, anlaşılması güç bir sonuçtur. (Ayan, 2010, s. 265)
Genel olarak çocukta aşırı hayalcilik,
maksadını aşan cinsel oyunlar, cinsel içerikli konuşmalar, mastürbasyon, başkalarına
çabuk inanma, aşırı itaat, zaman zaman intihar girişimleri, içe kapanıklık,
uyku sorunları, rol karmaşası görülebilir. (Iverson,
T.J., Child Abuse and Neglect, N.Y. 1990,
s.63-66, akt.Sandalcı, 2004)
Çocukluk çağında
cinsel istismara uğramış kişilerde, somotizasyon bozukluğu, borderline, (sınırsal kişillik bozukluğu) yeme bozuklukları, kaygı
sık rastlanan bozukluklardır. Günce
(1999 s.93 )’e göre yol gösterici bir araştırma olarak kabul edilen American
Humane Association kuruluşunun direktörü Vincent De Francis tarafından 250
çocuk üzerinden yapılan araştırma sonuçlarına göre, istismara uğramış
çocuklarda aşağıdaki etkiler gözlenmiştir.
%83
bunalım
%64
çeşitli düzeylerde suçluluk duygusu
%58
kendilerini değersiz bulma
%55
anne-babalarına karşı saldırganlık
%8 suça
eğilim. (Günce, G. Çocuğun cinsel istismarı, 99, akt.
Sandalcı,2004, s. 23)
Bu
sonuçlara ek olarak cinsel zedelenme çocukta dört önemli etkiyi aynı anda
yaratmaktadır:
Hasar
görmüş (zedelenmiş) cinsellik ki, istismara uğramış çocukların cinsel
duyguları, tutumları, davranışları normal gelişiminden sapar. Saldırgan çocuğa
hediyeler vererek onu kandırmış, ondan faydalanmış ise, çocukta cinsel davranış
ve ahlak karmaşası oluşabilir.
İhanet
duygusu; Saldırgan çocuğun güvendiği sevdiği bir kimse ise bu çocukta ihanet
duygusu yaratır. Çocuk saldırganı tanımıyor ise, bu ihanet duygusunu kendisini
korumadıkları düşüncesi ile ailesine yöneltebilir.
Acizlik;
Çocuk saldırgan ile baş edemediği düşündüğünden kendini yoğun bir biçimde
çaresiz ve aciz hissedebilir.
Damgalanmak; Çocuk kendini
utanılacak, kötü bir obje gibi görmeye başlayabilir. Kendine saygısı azalır.
Diğerlerinden farklı olma, suçluluk gibi duygular zamanla davranışlarında
sapmalara sebep olacaktır. (Sandalcı, 2004, s. 25)
Bir
çocuğun erken yaşta cinsellik ile tanışması mutlaka ona zarar verir. En
azından, bu tür yakınlığı dostluk ile karıştırabilir. İleri yaşlarda dostluk
ilişkilerinin böyle kurulduğunu düşünebilir. Karar verme olgunluğunda olmayan
bir kişinin, karar verme olgunluğuna sahip bir kişi tarafından yönlendirilmesi,
kullanılması başlı başına bir sorundur. Zevk alsın veya almasın çocuk kendisine
yapılanın, istismarcı da yaptıklarının yanlış olduğunu biliyorlardır.
İstismarda çocuğun zevk alması çocuğun gördüğü zararı azaltmaz, aksine suçluluk
duymasını sağlayarak sonuçlarını ağırlaştırabilir. (Sandalcı, 2004, s. 21,22)
Bazı
araştırmalarda ruhsal bozukluğa rastlanmadığı sonuçları olabilmektedir. Ancak,
birçok ve buradaki araştırmada göreceğimiz gibi, bu tür vakalar uzun süreli
izlemeyi gerektirmektedir. Ruhsal bozuklukların ilk anda gözlenemeyebileceğini
hekimler de desteklemektedir ve etkilerinin daha sonraki zamanlarda
görülebileceği de belirtilmektedir. Sözen’e göre; “Cinsel saldırı sonrası
görülen belirtiler içerisinde en sık karşımıza çıkan travma sonrası stres
bozukluğu (TSSB)’dur. Bulgular dört hafta da ortaya çıkar ve yatışırsa akut
stres bozukluğu (ASB) olarak adlandırılır. Bulgular dört haftadan fazla sürerse
TSSB tanısı konur. Bulgular travmadan altı ay sonra oluşursa da bu da TSSB’da
gecikmeli başlangıç olarak adlandırılır. Bunun yanında; geleceğe karşı umutsuzluk,
yeniden yaşantılama, psişik uyuşma, aşırı uyarılmışlık belirtileri (öfke
patlamaları) dikkat yoğunlaştırmada azalma, somatizasyon, madde bağımlılığı,
zaman içinde olaya eşlik eden belirtilerdendir. (Sözen, 2011)
Böyle çalışmaların okunmasına hele ki şu günlerde herkesin ihtiyacı var. Konu hakkinda hiç fikir olmadan empati yapmak yerine önce bilgi eksikliğini gidermek lazım diye düşünüyorum. İnsani ve vicdani empati elbette yapıyoruz ama sağlıklı olanı tercih etmek daha uygun.
YanıtlaSilKonu hakkinda çok söyleyecek şey var ama artık hiç içimden söylemek gelmiyor bir şey yapamamak yoruyor beni.
Çok teşekkürler paylaşım için oldukça faydalı :)
Allah herkese vicdan, merhamet nasip etsin diyelim.
Öncelikle vicdan ve merhamet dileğin, dileğimiz çok önemli bence de Şenay. Bunlar yoksa sorunlar hep olacaktır. Fakat yine de kontrol, denetim ve bilgilenme bizi önemli ölçüde koruyacaktır inancındayım. Bu bilgilendirmeyi paylaşmamda ki birincil amaç; çocuklarla iletişim çok önemli, anne-babalar onları en ii tanıyan bireyler, ne zaman neyi nasıl söylediklerini en iyi onlar bilebilir, tabii iyi dinlerlerse, onlarla sıkı bir iletişim içinde bulunurlarsa. B
SilBenim yeğenim var, bize kendince önemli bir şey söyleyeceği zaman çok heyacanlanıyor ve hemen anında söylemek istiyor, o yüzden neye meşgul olursan ol kendini dinletmek için elinden geleni yapıyor. Bana da hep tuvalette denk geliyor zavallı ve kapıda nasıl kıvranıyor bir görsen, 4 yaşındaydı o zaman, "teyzeee, altıma yapıyorum, hadi çııık, tuvalate gideceğim, teyzeee", diye. Bende hep panikler apar topar çıkardım. Annesi dedi bir gün, bırak abla şunu numara yapıyor, sana bir şey söyleyecektir yine.
Fazla uzatmamyayım, yakınlar çocuklarını tanıri onlarla sık sık konuşmalılar, profesyoneller ise onlarla nasıl konuşacaklarını bilirler, o nedene-le ne küçük iletişimsizlikte danışmakta fayda vardır.
İkincil nedeni, bu tğr vakalar sonucu çocuklarımıza neler olabildiğini anlatmak istedim. Bu, sadece başkalarının çocuklarının başına gelen bir şey değildir. İlerde bu çocuklar bizim çcouklarımızla yan yana çalışacak belki, evlenecek, iş yapacak, kanka olacak vesaire. Onların yaşadığı tüm patolojik sorunlar toplumun ve hepimizin sorunu haline gelecektir. Bu açıdan çocukların yaşadığı her travma herkesin sorunudur bence.
Sevgiler Şenaycım,
Çok teşekkürler.
YanıtlaSilNe demek,
SilSelamlar,
Daha dün esimle konusuyorduk bu konuyu. Esim söylendi durdu, cok sinirlendi böyle birseye nasil yapabilir bir insan diye. Ben de yillardir isyerimde böyle cocuklari ve böyle vakalari da cok gördügümü, herseferinde kahroldugumu anlattim.
YanıtlaSilInsan söylecek kelimeler bulamiyor, cünkü akil almiyor...
Paylasim icin tesekkürler Aze.
Evet Ayşe; bizim aklımız be kalbimiz almıyor ama oluyor. Ben de bundan korkuyorum ve dehşete düşüyorum hep, böyle insanlar var...
SilSelamlar,
Maalesef durum vahim :(
YanıtlaSilÇook vahim sanırım. Sürekli bu tür haberler çıkar oldu. Hep vardı aslında ama belki beklemediğimiz yerlerden mi çıkıyor da şaşıyoruz bilmiyorum. Gerçi ben herkesten beklerim.
SilÖ_Ö
YanıtlaSilteşekkürler.
utanç verici istatistiksel değerler.
Değil mi J, ne kadar inanılmaz istatistikler. Bir de bu bilinen üzerinden. Bu vakaların çoğu ortaya çıkmıyor.
SilHer serasında çok üzülüyorum. Bakanın açıklamasına ayrıca şok oldum. Bilgilendirme için teşekkürler çok faydalı olmuş. Bunu aspb bakanı fa biliyordur umarım
YanıtlaSilRica ederim. Bence biliyor bakan hanımda. Benim üzüldüğüm o dahil pek çok kimsenin lehine geldiği gibi karar alması be hareket etmesi... Budur bizi insan yapmayan...
SilBütün bu yaşananların bir kabus olduğunu sanıyorum
YanıtlaSilAma uyanamıyorum aze
Günaydın desem de olmuyor, biliyorum. Çok üzgünüm.
Sil