22 Mayıs 2015

Dünya Yansa Yorganım Yok İçinde

Vivaldi'yi sevmiyorum. Ben dahil pek çoğumuzun üniversite yıllarında diğerleri seviyor diye dinlediği, üniversite ortamına gelinmişken arabeskten ve poptan biraz kayıp, modern olmanın bir göstergesi olarak klasik müzik dinliyor olmanın ilk göstergelerinden olan bu gıy gıy ilerleyen özellikle de kış müziğini. Oysa keman en sevdiğim enstrüman sesidir ama bence bu beste olmamış. Olmamış işte. Keman nasılsa dinleniyor diye notalar yan yana getirilmiş sanki. Bence öyle. Violin nedir desek bilmezdik o zamanlar ama Vivaldi'nin dört mevsim violin konçertosuna bayıldığımızdan dem vurur dururduk. Konçertonun ne olduğuna dair fikrimize ise hiç girmiyorum.

Bizler alışığızdır bir şeyi sırf o olduğu için sevmeye, bayılmaya hatta. Ne yaptığı, nasıl yaptığı değildir önemli olan. Keman ise severiz, Vivaldi yapmışsa güzeldir, bilmem hangi devlet adamı konuşmuşsa doğru söylemiştir gibi inançlarımız vardır. Bu ne böyledir ne de anladığınız gibi tam tersidir. Ne bir kimsenin dediği sırf kendisi hep doğru olduğu için doğrudur, ne de denilen şey yanlışsa her zaman taşlanmalıdır söyleyen. Ne kimse ne de bir şey kutsaldır, olmalıdır kısaca. Kutsal kılmak demek görmemeye, duymamaya, hissetmemeye evet demektir. Çünkü anlamak için bilmek yetmez, hatta hiç önemli değildir, hissetmeniz gerekir. Küçükken kendimi çok özel sanırdım. Hâlâ az önce gibi gözümün önündedir; sabah akşam okula gelip giderken, sanırım ilkokul bir ya da ikideyim, etrafımdaki çiçeklerin, ağaçların, otların isimlerinin neden farklı olmadığını düşünürdüm. Mesela, neden gül değilde papatya denmiş o beyaz yapraklı ortası sarı çiçeğe, değil mi? Elimdeki kocaman, siyah, ağır çantamı bir o elime bir bu elime alır, sık sık bunları, buna benzer ipe sapa gelmez şeyleri düşünürdüm. Bir tek ben böyle düşünüyorum, ne kadar farklıyım, tuhafım sanırdım. Öyle değildi tabii... Bazen başı şeyler anlamaya yetmiyor...

Kanun dinlemem diyebilirim. Bir köşeye oturup canım kanun dinlemek istedi demem, ama keman için derim bunu. Oysa şurada yapılan işe bayılıyorum. Halil Karaduman 09 Ekim 2015'te vefat etti, Allah rahmet eylesin. 53 gibi çok genç bir yaşta maalesef. Hani Vivaldi notaları yanyana sıralamışya, Halil Karaduman içini dökmüş. Belki hatırlayan vardır; Yaprak Dökümü dizisinde baba, kızı Leyla'ya "Leyla, ela gözlü çöl ahusu, bahtı saçlarından karadır", derdi arada. Ahmet H.Tanpınar'ın Leyla şiirinden sözlerdi onlar. H.Karaduman'da bu sözlere çok güzel bir kanun konçertosu yazmış. Ha, nedir derseniz konçerto, işte budur: Önde tek bir enstrümanın yoğun olarak çaldığı arkada bir orkestranın ona eşlik ettiği müzik parçası. 

Bir de, Tanrı kimseyi Zeki Müren'siz bırakmasın. Buyrun.

4 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. :-) Değil mi ama.

      Sil
    2. İçlenme
      Deniz masmavi 
karanfiller uzak 
sosyalizm aydınlık 
sen çok güzelsin
      tk

      Sil
  2. Yine de yetmiyor insanın içlenmemesine işte...
    Selametle...

    YanıtlaSil