10 Mayıs 2015

Annem'e

İnsanlarla olan ilişkimiz temelde en yakınlarımızın karakter ve davranışlarını tartışıp değerlendirmekten ibarettir, diyebiliriz sanırım. Bu kapsamın en görünmez 'figürleri' annelerimizdir. Eğer aramızda bir sorun yoksa, annemiz sadece annemizdir. Bir insan ve kadın olarak kim olduğunu pek de düşünmeyiz. Birinin annesi olmak onun gözünde sizi olduğunuz her şeyden soyutluyor. Benim için de annem öyle. Kendim ve ailem hakkında düşünmeye başladığımdan beri sorarım kendime; "Annem kendisi için ne istiyor, hayat hakkında ne düşünüyor?" Zaman zaman; kanepeye yeni örtü, kendine kahverengi etek, eskimiş fırının atılmasını istemek dışında. Ne düşünüyor; bir gün balkondan gözleri dalmış bakarken, uyumadan önce televizyona dalmışken, elli yıldır yaptığı el işini yaparken en çok da. Altmışbir yaşında bir kadın olarak hayattan ne bekliyor? 

Annem bunu bizim yaptığımız gibi oturup bir köşede kahve eşliğinde yapmıyor, bunu fark ediyordum zaman zaman. Ona sorsam anne hayat nedir diye? "Ne olacak, hiç bir şey", diyeceğine eminim. Bazen olaylara verdiği tepkilerde, bazen komşularıyla sohbetinde hayatın yaşanıp ölünür bir şey olduğuna kanaat getirdiğini anlıyordum. Ne kadar okursanız okuyun, ne kadar gezersiniz gezin, hayatın size verdiklerinden bir şey alamamışsanız tecrübeleriniz bir hiçtir. Ben bunun tersini en iyi annemde görüyordum. Ülke içinde toplasan beş şehir görmüştür, kitap dersen o da yok, lakin yaşadıklarından öğrendiği ona yetiyor. Kardeşimin binbir hesapla yanlış hesapladığı her işine başlarken olmaz demelerinden, konu komşuya yaptığı yorumlardan, kızlarına söylenmesinden hep belliydi. Değerleri farklıydı elbet. Bazen kızdığımız, beğenmediğimiz, anlayamadığımız. Ya ne olacaktı?  Hangimiz yaşadığımız çağın örümcek ağlarıyla yetişmiyoruz ki... 
Torunları güldüğü zaman mutlu, oğlu güleç olduğu zaman keyifli, kızları iyiyse iyi olan bir anneydi işte o gözümüzde. 
"Ne istersin?", dediğimizde önce "Hiiç, ne isteyeceğim?", der, sonra da bir kaç örtü ile bir kaç giysi sıralar, o kadar. 
Annemin yaşadıklarını yaşasam, çok şey isterdim kalan hayatımdan sanırım. Ya da hiç bir şey artık... 

Gençliğine dair çok az şey biliyorum. Ben küçükken o çok meşguldü, büyüyünce de ben. Bildiğim en belirgin şey Nuri Sesigüzel'i çok sevdiği. Gençliğinde arkadaşları ile dantel yaparken radyodan dinledikleri... Bu anın hediyesi olsun. Kalan hayatında hep gülsün inşallah... 


8 yorum:

  1. Bir anneler günü daha geride kaldı...

    neyse ben de beklerim... :) :)

    YanıtlaSil
  2. Çok içten yazmışsın, anne olunca konu demek ki böyle :D Kelimeleri sen yazmamışsın da kendiliğinden bir araya gelmişler gibi, sıcak. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Şenaycım. Yine de tam ifade edememişim geliyor.
      Annelerin yeri çok başka hayatlarımızda, iyilikleri başka yaraları da başka derin oluyor.
      Sevgiler,

      Sil
  3. Belgesellerde izleyince vahşi doğada en acımasız canlıların annelik içgüdüsünü daha iyi anlıyorum anneliği,birde senin yazı kabiliyetin iyi kavratıyor insana konuyu

    Nice huzurlu dakikaları olsun annenizin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teveccühünüz diyorum:-) Bazı yazılarımı beğeniyorum ama bu onlardan değil bana göre:-)) Yine de çok teşekkür ederim. Şevk veriyor..
      Amin...

      Selamlar,

      Sil
  4. hemen şu dakka anneme telefon etme, sesini duyma isteği uyandırdı bende bu yazı. çok samimi. en yakınlarımız zamanla tuhaf bir biçimde en uzağımızda kalan insanlar mı oluyor nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben deöyle düşünüyorum işte bazen. En yakınlarımıza nasılsa yakında diye, nasılsa alınmaz diye en uzağımızdakilere gösterdiğimiz ihtimamı göstermiyoruz kimi zaman. Oysa bize lazım olan onlar.
      Sevgiler Ege,

      Sil