İnsanoğlunun atası Hayat ağacı için kendini feda etti. Adem ve Havva Bilgelik ağacının meyvesinden yedi ve Tanrı Hayat ağacını insanlardan gizledi. Ve ölüm; "saygıyı" tekrar öğrenmek için dehşetli bir yoldu...
Ölüm durgun bir yaratma biçimi olabilir mi? Bedenimizin toprağından ağaçlar yetişmesi, kuşların ağacın meyvelerinden yemesi bir yaratma biçimi kabul edilse bile, insanoğlu kendi biçimini sonsuz, ölümsüz kılma çabasından vazgeçmedi. Kendini yaşamı tamamlamak bakımından bir solucandan üstün görüyor ve bir solucan bir insandan daha emin hayat ağacının bulunamayacağına. Yoksa biz, yok olmaktan korkumuzdan, bir son olduğunu kabul edememekten, bilinmezi anlayamamaktan "Tanrı"yımı yarattık... Aşağıdaki yukarıdakine yukarıdaki aşağıdakine benzer ise, her biri kendinden bir parça katmış olabilir diğerine...
Doğa canlılığı, yaşamı kolektif bir eylem olarak tanımlıyor gibi... Yani madde ölü cansız anından uyanıyor, ürüyor ve görevini bitirince ölüyor... Canlılık bireyden, tekilden bağımsız olarak, bir bayrak yarışıymışçasına devrediyor... Sonsuzluğu arayan insan bu kolektif eylemi bencilce bireyleştiriyor. O yüzden tüm tanrılar bencil ve şımarık birer çocuk gibidirler...
YanıtlaSil