22 Ağustos 2011

İçimiz...

İçgüdü :  Organizmayı o türe özgü olan bir amaca sürükleyen hareket eğilimi.

Refleks: Bir uyartıya verilen ani cevap ya da alınan uyartı sonucunda meydane gelen ani dürtü, beyne iletilmeksizin verilen cevap.

Duygu : Belirli nesne, olay ve bireylerin insanın dünyasında uyandırdığı izlenim. Başka bir deyişle bir izlenimdir, izdir. Değendir, dokunandır içimize, kişiye...Netleştiği üzere; izlenimin kendinde olan değildir henüz duygu denilen, dokunduğu yerde oluşandır. Ona tanımını veren, bizde olandır, bizdekidir...

İşte insanın kendine özgü ve diğerlerinden ayırıcı, O'na has özelliklerinin oluşmasına sebep ve vesile olan içimizden bahsedeceğiz bir müddet...Sadece içimiz değildir elbet bizi  "kişi" yapan; geçmişimiz, diğer insanlarla kurduğumuz ilişkilerimiz, farklı zaman dilimlerinde kazanılmış eğilim ve deneyimlerimiz, bu deneyimleri nasıl bütünlediğimiz, tavır ve davranışlarımızdır. İçimizin dışımızla ve yaşadığımız zaman boyutuyla kurduğu bütünlük ilişkisidir kısaca belki...

İçgüdüler ve refleksler hakkında yazmaya gerek yok, en azından benim söyleyebileceğim bir şey yok gibi. Kişiye değil insan ırkına özgü kabul edilen davranışlar belirli artık sanki.

Ben "kişiyle" tanımlanabilen duygulardan bahsetmek istiyorum,  korku' dan başlayarak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder