"Pek az kadınla-erkek birbirlerinin ruhlarını bedenlerinden önce çırılçıplak görebilir." s.229 "İki Yeşil Su Samuru" B.Uzuner.
İnatla okudum kitabı...Sabırla bekledim o cümleyi...Bu blogda ilk cümle olma ayrıcalığını taşıyan o cümleyi sakince bekledim...Teo ve Nil hangi zamanda söyleyecekler, kim kime söyleyecek, birinin ruhunu görmek nasıl olmuş, neye benzetilmiş, hangi durumdan ilham alınmış, aramak bulmak ilginçti...Belki daha ilginci ; cümlenin sayfa 229'da yer almasıydı.Sayıların kendi arasında toplamı :13...
Cümle bana ilk 1996'da söylenmişti, 13 yıl söyleyen kişiye ait olduğunu sanmıştım...Cümleyi 13 yıl sonra tekrar düşündüm, okudum, alıntı olduğunu öğrendim...
Kitabın kahramanlarından Teoman "İnsanların yaşamlarını değerli kılın ve bunu onlara hissettirin.Böylece uzağa göçmek istemeyeceklerdir". diyordu.
Bunu şiddetle inanarak söylüyor, politikacıların mutlaka çok okuyan, kültürlü, felsefe ve psikoloji bilen insanlar olması gerektiğini , silahların azaltılmasını aksi takdirde ülkede kargaşanın bitmeyeceğinde ısrar ediyor, şiddete karşı, sol, yeşilden ve çevre sorunlarından yana doğayı merkez almış, bu temellere dayalı bir parti kurup kuramayacağını düşünüyordu...
Sol fraksiyondan ütopyacı olarak bilinen Teoman ; Annesine oldukça bağlı, ona hayran, her yaptığını, düşündüğünü doğru bulan kırklı yaşlarında , iyi eğitim almış bir mühendistir. Hiç mühendislik yapmamıştır. Paranın çoğu zarar felsefesi ile yaşamış, istediği yeşiller partisini kurmuş, iki kez evlenmiş her bir eşinden birer çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamayı hiç aksatmamıştır. Nilsu ile tanıştığında aralarında tam 13 yaş fark vardı...
"herkes kendi kendine hesap verecektir sonunda..."
Annesi intihar etmiştir.İntihar nedir diye sorduğunda ona ;
"İntihar, kendi ölümünü seçebilmektir Teo!" demişti. " Felsefenin tek ciddi ve gerçek sorunu vardır: İntihar! Yaşamın yaşanmaya değer olup olmadığı felsefenin temel sorunudur"
Ortak acıları intihardı...Bunu anladıklarında birbirlerinin ruhlarını bedenlerinden önce görebildiklerini anlamışlardı...Nilsu'nun da ilk sevgilisi intihar etmiş, ilk sevgilisine yıllarca ilgisini çekmek için annesinin intihar ettiğini söylemiş bir daha da gerçeği açıklayamamıştı...
"Sevmek, bazen dokunmaktır Nilsu, İnsan en çok sevdiğine dokunmak ister"
" Hayallerimiz, en saklı yüzümüze tutulan aynadır bence"
diyecekti N.G.
"Düşünmeyi, daha doğrusu düşünmeninde bir eylem olduğunu"
annem öğretti bana deyip annesini anlatmaya devam ediyordu N.G'ye.
" Annesi, babası, çocuğu, sevgilisi, arkadaşı kim olursa olsun, bir insan, öbürüne ulaşmak için göze aldıklarıyla sevilir.Öbürüne ulaşmak yürek ister.Göze alabilmek ister."
diyordu sohbetlerinde.
" Fiziksel hastalığı olan aspirin yada tylenol alır, ruhu ağrıyansa karar alır.Öyle yaptım !"
diye yazan ilk sevgilisinin kendi intiharını hazırladığını anlamaya başlamıştı Nilsu...
...
İnatla okudum kitabı...Sabırla bekledim o cümleyi...Bu blogda ilk cümle olma ayrıcalığını taşıyan o cümleyi sakince bekledim...Teo ve Nil hangi zamanda söyleyecekler, kim kime söyleyecek, birinin ruhunu görmek nasıl olmuş, neye benzetilmiş, hangi durumdan ilham alınmış, aramak bulmak ilginçti...Belki daha ilginci ; cümlenin sayfa 229'da yer almasıydı.Sayıların kendi arasında toplamı :13...
Cümle bana ilk 1996'da söylenmişti, 13 yıl söyleyen kişiye ait olduğunu sanmıştım...Cümleyi 13 yıl sonra tekrar düşündüm, okudum, alıntı olduğunu öğrendim...
Kitabın kahramanlarından Teoman "İnsanların yaşamlarını değerli kılın ve bunu onlara hissettirin.Böylece uzağa göçmek istemeyeceklerdir". diyordu.
Bunu şiddetle inanarak söylüyor, politikacıların mutlaka çok okuyan, kültürlü, felsefe ve psikoloji bilen insanlar olması gerektiğini , silahların azaltılmasını aksi takdirde ülkede kargaşanın bitmeyeceğinde ısrar ediyor, şiddete karşı, sol, yeşilden ve çevre sorunlarından yana doğayı merkez almış, bu temellere dayalı bir parti kurup kuramayacağını düşünüyordu...
Sol fraksiyondan ütopyacı olarak bilinen Teoman ; Annesine oldukça bağlı, ona hayran, her yaptığını, düşündüğünü doğru bulan kırklı yaşlarında , iyi eğitim almış bir mühendistir. Hiç mühendislik yapmamıştır. Paranın çoğu zarar felsefesi ile yaşamış, istediği yeşiller partisini kurmuş, iki kez evlenmiş her bir eşinden birer çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamayı hiç aksatmamıştır. Nilsu ile tanıştığında aralarında tam 13 yaş fark vardı...
Nilsu; Modern, kültürlü, iyi eğitim almış, babasını aşkla seven, annesinin babasını terketmesiyle annesini sevmediğini düşünen, onunla iletişimini gün geçtikçe azaltan "terkedilme" saplantısıyla yaşayan, kendini sevmekte zorlanan on beş ile otuzlu yaşlarının anlatıldığı bir mimardır.İyi bir lise, iyi bir fakulte ve başarılı çalışma hayatıyla kendi şirketini kurmaya kadar giden kariyer, mutlaka kendinden 10-20 yaş büyük erkeklerle beraber olduğu, hep kendisinin terkettiği, gerçekten hala hiç aşık olmadığını düşündüğü bir duygu yaşamı içindedir...Bu iki yeşil su samuru ve onların anneleri-babaları-sevgilileri ve diğerleridir anlatılan...
" İnsan karakterini yaşamalı aksi halde başkasının hayatını yaşıyor demektir"
diyordu ve aldırmıyordu kendisine gülenlere, ütopyacı olduğunu düşünenlere Teo. Diyordu ki;"herkes kendi kendine hesap verecektir sonunda..."
Annesi intihar etmiştir.İntihar nedir diye sorduğunda ona ;
"İntihar, kendi ölümünü seçebilmektir Teo!" demişti. " Felsefenin tek ciddi ve gerçek sorunu vardır: İntihar! Yaşamın yaşanmaya değer olup olmadığı felsefenin temel sorunudur"
diyen Camus alıntı notlarını annesinin kitapları arasında bulmuş, daha pek çok alıntı notlarını bulabilmek için düzenli olarak annesinin kütüphanesine kapanır olmuştu sık sık ölümünden sonra...
Kitabın yarısından fazlasında Nilsu'nun gençliği, ilk sevgilisi, kardeşi, babası, babasının sevgilisi ile olan ilişkileri özellikle babasının sevgilisi ile olan ilişkileri ve bu ilişkiler üzerinden aşk, sevmek, korkular, hayaller ve tüm bunların bir insanı nasıl şekillendirdiğidir anlatılan.Teo'nun yaşamından kesitler bu aralarda verilmiş, ilerde tanıştıklarında Nilsu'nun Teoman'dan duyacağı bir çok şeyi " Teo'da böyle düşünüyordu" şeklinde daha o zamandan veilmesi güzel bir akıcılık katmış kitaba...İkinci yarısından sonra, Teo ve Nilsu'nun kendi hayatlarından aldıklarını nasıl ortaya koyduğu, bir alıp bir verdiği, hem birlikte hem teker teker olabilmeleridir anlatılan...
Ortak acıları intihardı...Bunu anladıklarında birbirlerinin ruhlarını bedenlerinden önce görebildiklerini anlamışlardı...Nilsu'nun da ilk sevgilisi intihar etmiş, ilk sevgilisine yıllarca ilgisini çekmek için annesinin intihar ettiğini söylemiş bir daha da gerçeği açıklayamamıştı...
"Sevmek, bazen dokunmaktır Nilsu, İnsan en çok sevdiğine dokunmak ister"
diyen babasının sevgilisi her daim yanında olmuş, her zaman en yakın arkadaşı olarak O'nu desteklemişti..
"Sahip olunan şeyin değeri yiter Teo"
diyen annesi yüzünden sahiplenmemeyi bir ilke haline getirmişti Teo.Bu yüzden ilk kez kendisine; ilk karısını parmaklıklar ardında gördüğünde çok kızmış, "O'na sahip çıkmalıydım" diye düşünmüştü.
Annesinin mektup arkadaşından annesinin mektuplarını almaya gitmiş ama şiddetli ısrarından sonra asla alamayacağını anlamıştı." Hayallerimiz, en saklı yüzümüze tutulan aynadır bence"
diyecekti N.G.
"Düşünmeyi, daha doğrusu düşünmeninde bir eylem olduğunu"
annem öğretti bana deyip annesini anlatmaya devam ediyordu N.G'ye.
" Annesi, babası, çocuğu, sevgilisi, arkadaşı kim olursa olsun, bir insan, öbürüne ulaşmak için göze aldıklarıyla sevilir.Öbürüne ulaşmak yürek ister.Göze alabilmek ister."
diyen N.G.' nin bunu neden söylediğini uzunca zaman düşünmüş ama bulamamıştı.İkinci sigarasını yakmadan önce annesinin sözleri gelip aklına :
"Birinin iyi niyetini istismar etmek, o iyi niyetin başkalarına sunulmasını da yok eder." vazgeçmişti.
Teoman hayat doluluğu ile intiharı anlamaya uğraşırken , annesinin intihar ettiği yalanını devam ettiren Nilsu babasının sevgilisinden hem nefret ediyor hem ne kadar iyi, zeki, kültürlü biri olduğunu düşünüyor, onun gibi mimar olmak istiyordu.
" Ben yaşamı seçerdim, bunu seçecek kadar şanslıyım, güçlüyüm.Ölüm bir sondur, çözüm değil.Aslolan yaşamaktır, yaşatmaktır Nilsu"diyordu sohbetlerinde.
" Fiziksel hastalığı olan aspirin yada tylenol alır, ruhu ağrıyansa karar alır.Öyle yaptım !"
diye yazan ilk sevgilisinin kendi intiharını hazırladığını anlamaya başlamıştı Nilsu...
...
Kitabı ne zaman okuduğun çok önemli, ben 20 li yaşlarda okuduğumda her şeye rağmen Nilsu olmak istemiştim , Selin olmak istemeye cesaretim yetmemişti! Kişisel tarihimde önemli bir yeri vardır, kitaplığımın baş köşesinde durur, benim sevgili ütopyam..
YanıtlaSilÇok güzel anlatmışsın, eline sağlık. Keyifle dolaşıyorum arşivinde.
ELif,
SilOnca kitap içinden bunu seçmen benim için de önemli oldu. Gerçi kişisel tarihim için önemli demişsin, sanırım ondan. Benim kişisel tarihim için de önemlidir, yazıdan da anlaşılıyor.
Önce teşekkür ederim, yazdıklarıma yaptığın yorumlar için. Demek, bir yerlerde ortak bazı duygularımız birbirimize dokunuyor. Ben yazıyorum, sen okuyorsun. :-)
Ben de bakayım bakalım senin arşivine:-) Mesela şu maddelere bayıldım. Ben de buraları görmeyi çok istiyorum. Ve mektup yazmayı sevmenden anladım niye yazdıklarımı beğendiğini sanki biraz. Ben de severim.
7. Mardin, Nemrut Dağı, Urfa, Diyabakır'da gezdim, vakit geçirdim.
8. Mektup arkadaşım var.
Sevgiler,