30 Aralık 2020

Sayıklamalar XVIII, Kapari Çiçeği

Aylardır kitap okumuyorum. Bazı zamanlar bir hikayenin içine gömülmeyi özlüyorum ama okumuyorum. Çok sevdiğim bir filmle saatlerce kendimi unutacağımı biliyorum ama izlemiyorum. Sabahları annemin anlattığı saçma dizilerdeki saçma sahneleri dinlemeyi sevmiyorum ama dinliyorum. Mesela gitmek istiyorum bu kasabadan bazen, gitmiyorum. Gideceğim her yere kendimi götüreceğimden eminim artık, enerjimi boş vakitlerim için saklıyorum. Anneme hayranım bu aralar. Hiç durmuyor. Hiç, bir köşeye çekilip de uzun uzun daldığını görmedim. Kısa kısa bakınıyor ama hep yapacak bir işi var. Sobayı dolduruyor, tavukları yemliyor, maydanozları topluyor, yeşil soğan ekiyor, çamaşır yıkıyor, çamaşır topluyor, dantel örüyor ve akşamları televizyondaki kavuşamayan sevgililere üzülüyor, kötü kadın karakterlere zilli, yakışıklı gençlere ne güzel çocuk diyor. Ben, ben ona yetişmeye çalışıyorum her ne iş yapıyorsa. Sevmediği siyah kedinin benim yüzümden geceleri evde uyumasına ses çıkarmıyor. Sevmek diyorum, sevdiğini mutlu görmek istemekten başka hiç bir şey değildir. Yüreğin el vermese de.

Yazacak çok şey var gibi ama yok da gibi. Kesinlikle ikisini de hissediyorum. Kendimden yorgunum. Yapacak bir şey yok böyle öleceğim biliyorum, diyorum bazen. Bazen yapabilirsin diyorum. Öfkem azaldı ama dinmedi. Yaşlandım. Yaşlandım. Böyle durumlarda söylenen, söylenebilecek özlü, motivasyon pompalayan sözlerden hoşlanmıyorum. Gerçekten. Kişisel gelişim saçmalığını iki binli yılların baş tacı eden yazarın Flow kitabını okudum, hem de orijinal dilinden. Bütün kişisel gelişim hikayesinin ana kaynağıdır bu kitap. Yazarının başında olduğu üniversitenin kapısından girip bahçesinde dolaştım. Yani dostlar güvenin bana, kapitalizmin yiyip bitirdiği bizleri ayakta tutma kandırmacasından başka bir şey değil. "Yanlış hayat doğru yaşanmaz."-Adorno daha haklı bu konuda. Yaşamak için çalışmaya kodlayan, başarıyı bireyin kişisel çabasına indirgeyen, çevresel faktörleri yok sayan, mutsuzluğun üstünü sürekli motivasyonla kapatmaya çalışan kişisel gelişim yalanlarından kurtulmak bizi daha "insan" yapacak inanın. 
                                                                                    ***
Çağan Irmak'ın Mustafa Hakkında Her Şey filmini izlediğimden beri merak ederdim kapari bitkisini. Kadın, kocası ve arkadaşları lüks bir restoranda yemek yiyorlar filmin bir sahnesinde. Koca başarılı, zengin bir iş adamı. Kadın güzel, alımlı. Koca yemeğin bir yerinde, salataya kaparisini az koydu diye garsonu azarlıyor, kişiliğine hakaret ediyor, garson özür diliyor, koca daha devam ediyor. Kadın yorgun ve bıkkın bir şekilde bakıyor kocasına. Filmin ilerleyen sahnelerinde rastgele tanıştığı bir taksi şoförüyle yatıyor kadın, aldatıyor kocasını. Düzenli görüşmelere dönüşüyor sonrasında bu tanışıklık. Ama çok uzun sürmüyor, birlikte geçirdikleri trafik kazasında kadın ölüyor, kocası taksi şoförünü anlıyor, buluyor, bir eve kapatıyor ve günlerce hem konuşuyorlar hem kavga ediyorlar. Bir ara diyor ki taksi şoförü, abi diyor, Ceren'e de soracaktım o gece anlattığında unuttum, kapari nedir abi?

Resimde gördüğünüz çiçek kapari bitkisinin çiçeği. Yürüyüş yolumun kenarında karşıma çıktı, çiçeğinin güzelliğine hayran oldum ben de. Cinsel gücü artırmaktan hücreleri yenilemeye kadar pek çok şeye faydası varmış. Salataya daha fazla kapari ekletmenin egosu yetmiyor hayatımızdaki boşlukları doldurmaya, onu diyorum... 

2 yorum: