Chicago botanik bahçesi, foto; Raf... |
Demek o vakite kadar akılda kalmış kötülükler hala hatırlanacak, hala "adalet" burada da mı yok denebilecek...
Demek, cennete varabilmek için cehennemin üstünden geçilecek...Bütün acı, eziyet, işkence, kahır izlenecek, ne ses varsa duyulacak. Durup bakılacak, yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız için şükran duyulacak. İnsanlar bir tür gurur, üstünlük, ötekilik hissedecek kendileri için; onlar orada ben buradayım, yaşasın diyecekler!...
Internet haber ajansı ve The Guardian'ın aile ile röportajına göre; Abdullah Hüseyinzade 7 yıl önce bir sokak kavgasında arkadaşı Balal tarafından bıçaklanarak öldürüldü. İran kanunları Balal'ı idama mahkum etti, ama kısasa kısas esası ile kurbanın ailesine affetme hakkı tanıdı. Baba, af kararını anne Samareh'e bıraktı. Aile, bir diğer oğullarını 11 yaşında motosiklet kazasında kaybetmişti.
Af kararı ile anne, intikamın hıncı ve soğukluğundan, affın hesaplaşılmışlığı ve sıcaklığına geçecekti... İnsanın geri dönemeyeceği bir köprüydü...
Kendi ağzından; “İnfaz tarihinden 10 gün önce, oğlum rüyamda benden intikam almamamı istedi. Fakat kendimi ikna edemedim. İnfazdan bir gün önce bir kez daha rüyama girdi ama bu sefer benimle konuşmayı reddediyordu.” şeklinde ifade ediyordu affa giden yolunu.
Affetmeyeceğinden emin olsa dahi o gece sabaha kadar uyumadığını, eşinin " çok acı çektin, bu kararı sen vereceksin" dediğini ekliyordu sözlerine.
İdam sabahı, ilmek Balal'ın boynuna geçirildiği anda, Samareh ayağa kalkarak tabureyi itmek yerine, Balal'a bir tokat atıyor ve ilmeğin boynundan alınmasını istiyor kocasından.
Balal'ın annesi Samereh'in ayaklarına kapanıyor. Samareh; " o kadar mutluydu ki annesi, sanki kanat takmıştı" diyerek ifade ediyor önündeki kadının hislerini...
" İnsan için önüne çıkan bütün yollar "yürünebilir" yollar ise, o insan artık kaybolmuştur." ( İsmet Özel )
Samareh kararı onaylasa da bununla yaşayacaktı, affetmekle de onunla yaşıyor... Bir köprüyü geçti, bir yolda karar kıldı... Cehennemini gördü, yaşadı, gurur duydu kendiyle ya da yerdi yola koyulana kadar. Kendiyle savaştı, başkaları ile çatıştı ama köprüyü geçti. Kararı vermekten kaçınmadı, hatta istedi belki...
Bazı köprülerin geri dönüşü yoktur. Aynı köprüler geçilmek zorunda da olmayabilir. Geçmeniz gerektiğine karar vermek, köprünün yakalarından daha mühimdir aslen...
Samareh'in seçimi bana çok sevdiğim bir vecizeyi anımsattı:
YanıtlaSil"Affetmek (ve unutmak) iyi insanların intikamıdır."
Evet, bence de bir çeşit intikam...
YanıtlaSilAkiro Kurusowa nın RAN filminde vardı çok güzel bir sahne. Gelini ve baba bir tepenin üstünden vadiyi seyrediyor ve baba gelie yalvarıyordu ( kötü bir baba idi) lütfen bana iyi davranma artı gibi...
Bir yanda cennet, bir yanda cehennem varsa, köprünün altındaki nedir, diye sormadan edemiyor insan. Biri iyiliğin, öbürü kötülüğün karşılığı, böylelikle bütünüyle eşit iki "yer". Şu halde, birine varmak için birinin köprüsünden geçmek bana biraz mantıksız geliyor. Naçizane fikrimi sorarsan Sırat Köprüsü'nün altından ateş değil, tüm diğer köprüler gibi su geçiyor. Ne yapayım, aklıma böyle geliyor.
YanıtlaSilSordum diyelim, cevabına kim na-makul diyebilir ki. Diğer cevaba da kimsenin diyemeyeceği gibi.. İlginç olan başka bir şey var; yazı da açık ki cennet ve cehennem karşılıklı değil zaten. Köprünün altı cehennem öte yanı cennet tarife göre. Ama benim yazıda ki " köprü" imgem senin "iki yakası" şeklinde bahsettiğini ima eden gizli bir "iç benzetmeydi" " ... İlginç..
YanıtlaSilTeşekkür ederim katkın için..
Sevgiler,