02 Aralık 2016

Paralize

Kendimi paralize etme konusunda uzmanımdır.
Varsa böyle bir emeli olan bana gelsin lütfen. Karşılığında benim de küçük bir talebim var; ne zamandır sinek yakalama kursu arıyorum bulamıyorum. Lütfen, ya biri bulsun ya da ilk sineği öldürüp bu kan davasını başlatan arkadaşın özür dilemesini çok rica ediyorum.
Paralize nasıl yani dersek; akşamları örnek alalım biz.
Yapmak istediğiniz işleri aynı anda -kadınlar bilir- peş peşe gibi ama aynı anda düşünmeye başlıyoruz. Bunlar neler olabilir aşağıda ayrıca sayacağım.
En istediğiniz ya da rastgele birinin ucundan tutun fark etmez, beş on dakika yapar gibi yapıp bir bahaneyle ondan kurtulun. Sonra diğer işe geçin, aralara içecek, atıştırmalık, tuvalet ihtiyacı için beşer dakikalık boşluklar koymayı unutmayın. İki ya da üç iş sonrasında on dakika kadar bir yere oturup üzülün; ne zaman nasıl yapacağım ben şimdi bunu, bak ya yine yazamadım, yine okuyamadım, yine dışarı çıkamadım gibi. Üzülür gibi de yapabilirsiniz ama o zaman geceyi iyi kapatamayız.
Üzülmeye çalışın siz en iyisi. Sonra ha gayret diyerek dördüncü işten devam edin. Araya müzik, bir kaç video, fotoğraf filan sıkıştırın. Zaten telefon çalarsa harika bir süpriz olur hiç araya bir şey almanıza gerek kalmaz. Yalnız telefon mesajlarından uzak duruyoruz. Onlar paralize etmekten ziyade gecenin ana işi haline geliyor, o zaman diğer işlere hiç bakmadığınız için paralize olabilmenin anlamı kalmıyor, uyarıyorum.
Efenim neler olabilir bunlar; mesela ben fotosunu gördüğünüz kitapları aynı anda okuyorum. Hadi fazla atmayalım, sarı tuğlayı geçen gün kütüphaneden alınca mavi tuğlanın pabucu dama atıldı ama hala masada yine.
Yemeğinizi kendiniz yapıyorsunuz. Yardım yok, mikrodalga yok. Arada hazır çorba olabilir.
Evin eşyalarını oradan oraya taşıyarak toplama denen şeyi yapıyorsunuz.
Bloğa bakıyorsunuz. Her şeyi okumuyorsunuz yalnız, birkaç cümle. Yazacaksanız da bir kaç cümle lütfen. 
Yeğen ya da çocuklarla konuşuyorsunuz, uzun tekrarlarına fırsat vermeden bir olayı bir kez anlattırıp öbür işe geçiyorsunuz.
Aile, akraba, eş, dostun üstünüze yıktığı çeşitli araştırma işlerini yapıyorsunuz; ne bileyim TEOG olur, SGK olur, nerede ne yenir, nasıl gidilir, olur.
Çamaşırı makinede unutmuyorsunuz.
Koca, karı, partner, ev arkadaşı, anne-bana, kedi, köpek kim varsa  yoldaş olduğumuz az biraz sohbet ediyoruz, ilişkiyi sıcak tutuyoruz. Kendinizse, sohbeti biraz daha uzun tutabilmeliyiz.
Gerçekte çalışmak istediğiniz kurumları araştırıyorsunuz, nasıl girerim ben buraya ki, diye düşünüyorsunuz bir seferinde, diğer seferinde başvuruyorsunuz.
Sosyal medyadan sadece twitter öneriyorum. Diğerleri akşamları on kaplan gücü ediyor, baş edemiyoruz bir gecede.
Bir hobi, eğitim, benim gibi tez araştırma vesaire varsa ona biraz fazla bakıyorsunuz ki gönlünüzün ana konusu hüzünlü kalmasın.
Dinleniyorsunuz.
Ne zamandır istediğiniz belgeseli izliyorsunuz.
Ne zamandır aramak istediğiniz halanızı, teyzenizi arıyorsunuz.
Benim gibi üç kardeşiniz varsa biri arayınca diğerlerini de soruyorsunuz konuyu kapatıyorsunuz.
Biraz camdan bakıp dinlenir gibi yapıyorsunuz.
Kalp ağrınızı, beyin kurdunuzu düşünüyorsunuz ama fazla değil.
Dostlarınızı ve dertlerini düşünüyorsunuz. İşin içinden çıkamıyorsunuz.
Çok kısa olmak koşuluyla gündüz patronunuzun ne dediğini, sizin ne demediğinizi düşünüyorsunuz. 
Dişinizi fırçalıyorsunuz. Masadaki tabağı kaldırıyorsunuz.
İçinizde, hepsinin ucundan tutup tamamlamadığınız bütün işleri yarın akşam tamamlayacağınıza söz vermenin harika huzuruyla uyuyorsunuz. İşte dostlar, türk dil kurumunun paralize olmak dediğinde kastettiği süreç budur. 

9 yorum:

  1. Valla süper anlatmissin, işte aynen bendeki duygularda böyle...Su anda da bitirmem gereken islerin arasına verdigim 5dk molada bunlari okudum :)
    Kocaman öperim arkadaşım😘

    YanıtlaSil
  2. Kitapların süper. :)
    Ingilizce kitaplar da okuyabiliyorsunuz siz. Hımm ne güzel bir beceri. :) amerikalarda yaşamışliginiz da vardı sizin.
    Şu ingilizce işini bir türlü halledemedim. Içimde ukde kaldı.
    Başlıyorum çalışmaya kısa bir süre sonra paralize oluyorum. Demek hep bu paralize yüzündenmis sonlandıramamam. :)
    Selamlar. .

    YanıtlaSil
  3. :)))
    Benim hayatim da benzer. Ben sadece tel konusmalarindan imtina ediyorum bu surecte. Ev islerini yazmamissin. Fatma abla mi yapiyor onlari?! :D

    YanıtlaSil
  4. Anlatımdaki mizah çok hoş :)

    YanıtlaSil
  5. İşte bu bekleyen yorumları Pazar akşamı tamamlamayı planlamışken ve kafamda da bir yazı kurgulamışken eve geldiğimde şaka gibi bir manzara: Mutfak camı sen çıl, yaz ortası rüzgarla karışık yağmur yağ, masanın üzerindeki örtüyü ıslat, örtü de laptop'u... Çalışmıyor ve bir aydan önce de elime gelmeyecek gibi.
    Neden pazara kadar bekledim derseniz o da işet yazının içinde yazılı sebeplerden:-)
    Sedacım ben de öpüyorum:-)
    İngilizce konusunda, evet o kitabı okuyorum Şahin, fakat bir yıldan fazladır. Vakit ayırabilip her akşam okusam daha hızlı okurum ama olmuyor bir türlü. Sana küçük tiyo: Amerika'da yazı yazma dersi aldığım yaşlıca bir eğitmen şunu demişti. İngilizce öğrenmenin üç şartı varsdır: Reading, Reading, Reading.
    Heyy Sevgili Jardzy; şu ana kadar hiç Fatma abla yoktu:-) Temizliği yazmayı atlamışım evet. Fakat, yarın biri yardıma gelecek, çünkü artık kendime bu kadar yüklenmemin alemi yok. Eve koş ders çalış, işe gel hiç soluk alma. Kendim yapmayı seviyorum bu evin temizliğini ama hafta sonu misafirim gelecek, mecbur yardımcı gelecek artık:-(
    Sevgili Emre, sen bir de olaylar vuku bulurken beni gör; mizah mı, ne:-)

    Hepinize Selamlar:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş olsun. Verilere bir zarar gelmemiştir inşallah. Ama ben
      Speaking te çok zayıfim. :) Altyazısiz hiç bir şey anlamazken altyazılı izlediğimde anlayabiliyorum.
      Neyse ben tavsiyenize uyup bol bol reading yapayım.
      Selamlar. .

      Sil
    2. Teşekkür ederim.:-) Silinebilecek yerlerde neler vardı hatırlamıyorum bile, önemli şeyleri 'onedrive' da tuttuğum için rahatım şükür.
      Selamlar,

      Sil