soldan sağa: müzik yapımcısı;Ahmet K. Bilgiç, yapımcı; Diloy Gülün, yönetmen; Tolga Karaçelik, oyuncu; Tuğça Altuğ |
Film tam olarak şöyle: Çok iyi. Şelalesinin sesi gelen nehir gibi akıyor, ne oldu ne bitti kim ne dedi derken bir bakıyorsunuz muhteşem final cümlesi yüzünüzü yıkamış geçmiş. Biz insanlar, içerde kızdığımız kocamıza olan hıncımızı halıdan çıkarırız, çırpar çırpar dururuz delice. Kavgacı yetişkinlerin sevilmeyen çocukluklarının izlerini taşır kendi çocukları. Kadınlar, "babamız bizi sevmedi", iç çekişleriyle hırpalar adamları. Aynı adamlar aynı babaların şiddetiyle canından bezdirir kadınları. Doksan dakikada oynanıp bütün hafta konuşulan futbol maçı gibidir hayat. Olmuş olanın çoktan olduğunu anlamamız bir ömür sürebilir. Bazı olmuşların izleri olacakları gölgeler durur. "Dar alanda kısa paslaşmalarla" geçen hayatların alt katlarından uzananlar, gökdelenleri başka gezegengenlerin kaya parçaları zanneder. Sivri tellerle çevrili gökdelenlerde yaşayanlar hep iyi, hep güzel, hep akıllı, hep yeni, hep lezzetli, hep bilenler olarak bütün diğerlerine hep eksilerin kaldığına emindirler. "Kapalı dükkana kira ödeyen", aşklarla doludur hemen herkesin hayatı. Karşılıksız, habersiz ya da ümitsiz.
Cemal(Tolga Tekin), Kenan (Bartu Küçükçağlayan) ve Suzan (Tuğçe Altun) babalarının aramasıyla nerdeyse otuz yıldır gitmedikleri köylerine doğru yola çıkarlar. Hemen bir çok filmde var olan bu yol ve varma hikayesi komik, trajik ve trajikomik fakat bütünüyle politik bir açıyla işlenmiş. Babalarıyla ilgili problemleri bir yana, kendileri de çocukluklarından beri ayrı ayrı yaşamışlardır. Her biri anne ve babalarından kalan yaralarla büyümüş, yürümeye çalışmaktadırlar. Yola çıkarlar, köye varırlar ve Kelebekleri beklerler. Filmin kalan atmosferi Türkiye panaromasıdır.
Bir hayat olsun ki; of'lamadığımız, sitem etmediğimiz, keşke'lemediğimiz, yetişebildiğimiz, tamamlayabildiğimiz, kısa bulmadığımız ya da uzunluğundan yılmadığımız. Olmuyor. Öyle biri olsun ki; bir sabah uyandığında bir el çırpması beklemesin olmayanları olduracak, gidenleri döndürecek, yaraları iyileştirecek. Bulunmuyor. Kelebekler filmi bize, bir ermişin hayatımızı olduğundan farklı yapmadığı gibi, bir gün yapmayacağını da söylüyor. Yaşam, sabahları iki yumurtaya ekmek banmak kadar sıradan, kısa, az ama lezzetli. Yaşamın kendimizden daha özel hiç bir detayı yok belki. Gözümüzü kapattığımız her kötülük körlüğümüz, zarar verdiğimiz her parça yaralarımız aslında diyor Kelebekler filmi. Yaşamak kapitalizmin bizden istedikleriyle bizim verebildiklerimiz arasında gidip geliyor sabah akşam, diyor.
Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki takdir edilesi bir başarı hikayesi. Kavga sahnesi son zamanlarda gördüğüm en yaratıcı kavga anlatımı olmuş. Bahsetmeden geçilmeyecek kadar çok şey katmış filme. Çektiği fotoğrafları çocukluğunda 'Greenpeace" e göndermesi, fotoğraf aşkı ve azmi açısından belirleyici görünüyor. 1991'de on dokuz yaşında TRT'ye kameraman olarak girip, tam olarak göre göre öğrenen ve bugünlere gelerek Sarmaşık, Kış Uykusu, Bir Zamanlar Anadoluda, Üç Maymun, Issız Adam gibi ödüllü pek çok filme imza atan bir yetenek. Benim oyuncu favorim Bartu Küçükçağlayan'dı. Genel beğeni Tuğçe Altun üzerinde toplanmış ki tiyatrocu olarak ilk sinema filmi. Artık ne oynasa sevdiğim, her daim favorim Serkan Keskin de iyi ki filmdeymiş.
Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki takdir edilesi bir başarı hikayesi. Kavga sahnesi son zamanlarda gördüğüm en yaratıcı kavga anlatımı olmuş. Bahsetmeden geçilmeyecek kadar çok şey katmış filme. Çektiği fotoğrafları çocukluğunda 'Greenpeace" e göndermesi, fotoğraf aşkı ve azmi açısından belirleyici görünüyor. 1991'de on dokuz yaşında TRT'ye kameraman olarak girip, tam olarak göre göre öğrenen ve bugünlere gelerek Sarmaşık, Kış Uykusu, Bir Zamanlar Anadoluda, Üç Maymun, Issız Adam gibi ödüllü pek çok filme imza atan bir yetenek. Benim oyuncu favorim Bartu Küçükçağlayan'dı. Genel beğeni Tuğçe Altun üzerinde toplanmış ki tiyatrocu olarak ilk sinema filmi. Artık ne oynasa sevdiğim, her daim favorim Serkan Keskin de iyi ki filmdeymiş.
Tolga Karaçelik'in gelişi Gişe Memuru'ndan bellimiydi emin değilim fakat Sarmaşık filminden belliydi. Aslında bütün yukarıda yazılanlar üç filmininde de ortak anlattıkları. Sarmaşık'da yoğun olarak baba, iktidar, isyan, otoritenin gizli korkaklığı, yine kapitalizm eleştirisi var. Gişe Memuru'nda Anayurt Oteli izleri var. Gişe Memuru karakterini Kelebekler filminde de kullanmış olması, Sarmaşık filminde kadınsız ve tek evrende gayet akıcı bir film çıkarmış olması, ve tavuklar gibi yaratıcı detayları kendisini Türkiye'nin dışına daha nice nice taşıyacaktır bence. Filmlerin hepsini izlemek isteyen olursa kronolojik sırayı tavsiye ederim. Biri yeter derseniz, yönetmenin olmuş hali Kelebekler'dir.
Film çok övgü alıyor. Fırsat bulursam izlemek istiyorum.
YanıtlaSilTavsiye ediyorum :-)
SilGise Memuru taklidimsiydi.Galiba blogda yazmistim, emin degilim.Bu sonuncusunu gormek isterim. Orijinal seyler var mi yoksa hilivud kaliplarini mi uygulamis. Bu aralar yerli filmleri sirf bu kritere gore degerlendiriyorum:)
YanıtlaSilMerhabalar, baktım da etiketlerde göremedim Gişe Memuru filmiyle ilgili bir not. Hollywood kalıplarından tam neyi kastettin bilemedim ama film Hasanlar köyünde geçiyor. :)))
SilCok merak ediyorum. Burada varsa gitcem haftaya.
YanıtlaSilGit git seversin sen.
SilÇok skildim, yarida biraktim.
SilDemek bir noktada yanılıyorum.:)
Silsiz beğenmişseniz izlenesi bir filmdir. :) güzel bir şeye benziyor.
YanıtlaSilböyle güzelliklere dikkatimizi çektiğin için teşekkürler..
Yani, zevkler ve renkler tabii. "Yarısında çıkmak istedim", diye de bir yorum duydum:)
Sil