Yarin mendili nakışlı
Okşadım ellerimle.
Göz göz üzerimde
Çevrenin bakışı.
Çevre ateş içinde
Daralmakta çember
Biz yanarsak beraber yanarız
Seninle, beraber.
Çevre tortop
Vurur sırtıma sırtıma.
Yüksek dağların orada
Çevre yok.
-Behçet Necatigil
Tanrı Hermes'in oğlu Tanrı Pan, kırların, dağların, dağların rüzgarının, otların, koyunların, başkaca hayvanların, kısaca doğanın tanrısıdır. Keçi ayaklı ve insan yüzlüdür. Biraz çirkin ve tuhaf bir yüzü vardır bu yüzden onu gören insanlar korkmuş, çekinmiş, yoldaş olmak istememişlerdir. Panik kelimesini de onun adından uydurmuşlardır. Oysa elinde, sevdiğinin şimdi olduğu sazlıklardan yaptığı flütü, oradan oraya zıplayarak melodiler çalan Pan'in perilerden arkadaşları vardı ve hiç de korkulacak biri değildi,ki, insanoğlunun bilinen kadim hatalarındandır; kimi iyi kimi kötü bileceğini oldum olası karıştırır. Fakat Ofelya, bu küçük kız farkındaymış Pan'in korkulacak biri olmadığının.32’de Elazığ Cezaevi'nde bir Memed’imiz vardı bizim. Kara, kavruk bir oğlan. Sovyet sınırındaki bir karakolda askerlik yapmış. Sonra gelmiş memlekete; bir gün kahvede, “Rusların karakolları fena değildi, aç değildiler ” gibi bir söz etmiş. “Komünist oldun” deyip bizim yanımıza tıktılar bunu. Beş vakit namazında. Cin gibi bir oğlan. “Okuman yazman var mı?’’, dedik. “Harfleri tanıyorum da birbirine vuramıyorum", dedi. Okuyamıyordu. Epeyi kaldı bizimle... Bir gün “ne vakit gözü açılacak , ne vakit gerçekleri görecek bu halk” gibisine dertleşiyoruz. “Baba” dedi, “Bu millet de benim gibi, harfleri tanıyor da, daha birbirine vuramıyor.Vedat Türkali, Bir Gün Tek Başına, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1975
![]() |
| Çambaşı yaylası-Ordu |