17 Kasım 2015

Orda Bir Yerde

©Tracey Snelus, daha fazlası için
Şans, tesadüf, kader: Hepimizin kendi düşünce ve fikirlerine göre anlamlar yüklediği kelimeler.

Yirmili yaşlarımın başındaydım sanırım, bir kadın şah damarımı tutup gözlerini kapatarak şöyle demişti: "Orta yaşlarındasın, kayalıkların tepesinde küçük bir ev var, bir eş ya da başka birileri yok, sadece küçük bir oğlan çocuğu, duvarlarda resimler, çokça ama, güzel zevkli döşenmiş bir ev." Bilemiyorum, henüz bu yönde bir şey yok... Bana daha çok kendi hayali gibi geliyor. Bu faldan bir kaç yıl sonra, Hint mitolojileri ile ilgilenen başka bir kadın, sağ elimi tutarak, elimde çok fazla yıldız olduğunu, şaşırtıcı derecede şanslı olduğumu, onlara göre özel biri olduğumu söyledi. Ön sezilerimin kuvvetli olduğunu, eğer içselliğimi eğitmeyi başarırsam güçlü olabileceğini vaad etmişti. Aklımdan geçen şeylere ve başkaları hakkındaki dileklerime dikkat etmem gerektiğini de eklemişti. Dediklerini destekleyecek tuhaf hikayelerim olmuştur zaman zaman. Yine de düşünürüm ki, bunları bilmeseydim o hikayeleri kayda alır mıydım. Yani, hangisi hangisini besliyor kestirmek güçtür.

Ben, inanca inanırım. İnsanın inandığı düşünce, duygu, şey, insan, olaylar peşinde kader ya da şans denebilecek adımlar attığına ve etrafının da buna göre şekillenebileceğine inanırım. Hayat, gerçek olamayacak tesadüflerle, tesadüf olamayacak gerçeklerle dolu.
Dünyanın, hepimizin inandığı bir takım sınırları var. İnsanın uçamayacağı, kurşundan hızlı olamayacağı gibi. Kendi etrafında belli bir hızla döndüğü, en dibinin bilinmediği, zamanın bir boyut olmadığı, dolayısıyla üzerinde gidip gelemeyeceğimiz ve rüyaların tuhaflığı ve anlamları gibi çeşit çeşit sınırlarımız var. Bundan seksen yıl önce Ay'a yolculuk nasıl gülünç karşılanıyorsa, başka güneş sistemlerine günübirlik gidip gelmelerimiz de gülünç karşılanıyor bugün, ya da hayal edilemiyor. Yani, bilmediğimiz ya da olmayan şeyler yoktur ya da olmayacak değildir. Bu anlamda, inancın insanın ihtimallerinin sınırlarını belirlediğini düşünüyorum.

Yukarıda resimde bir yerlerdeyiz. Onlarca sorunlarımız, kafamızdan geçen yüzlerce iyilerimiz, kötülerimiz, anılarımız, hayallerimiz, olurlarımız olmazlarımız var. Bazen dünyanın sonuna gidecek enerjimiz var, bazen başımızdaki yastığı ters çevirecek gücümüz yok. Emin olduğum tek şey; hemen her şeyin cevabı çoğunlukla en yakınımızda... Makroyu anlamak için mikroya bakmamız gerektiği gibi. Yukarıdaki resim, aşağıdaki resimden daha anlaşılmaz, daha güzel, daha gizemli değil.

Orda bir yerde oturup bütün bu evrenin, bin yıl yaşasak sayamayacağımız yıldızların, gidemeyeceğimiz uzaklıkların bizim için yaratıldığını düşünmek kadar kibirli bir şey yok kanımca. Neden bizim için de, şu aşağıdaki tırtıl için değil... Belki de biz onlar için, az bir zaman sonra yok olacak tehlikeli bir ırkız, tıpkı dinozorlar gibi. Gelip geçiyoruz, zaten öyle demiyor muyuz; geldik gidiyoruz...

@Andreas Kay, daha fazlası için 
Son bir aydan fazladır aşırı yoğun çalıştım. İşe gittim, okula gittim, staj kurumuna gittim. Şükür ki ayrı ayrı zamanlarda! Her bir yerdeki bambaşka kişilikteki insanları anlamak bile yorucu gelmeye başlamıştı son günlerde. Bu yerlerin her birinin işini, ödevlerini, raporlarını uyku ve yemek dışındaki zamanlarda yaptım. Yine de iyiydim; araya arkadaşlar, filmler, kitaplar, spor bile sığdırdım. Son on günde toplamda elli-altmış sayfalık üç ayrı raporu kendimle iddiaya girerek yazdım. "Çok merak ediyorum Aze, sahiden merak ediyorum yapabilecek misin?" dedim. Biraz mide ağrısı ve bolca boyun ağrısıyla sonuçlanmakla birlikte, bilmek isteyenlere söyleyebilirim ki; disiplin ve inanç anahtar kelimeler. Biri diğerini besliyor. Asla, disiplinli olunursa inanç gibi bir batıla gerek yok denmesin, sizi disipline eden şey sonucuna inanıyor olmanız. İnsan doğru bildiği şey için savaşır, plan yapar, kendini programlar. İnanıp gözlerinizi tavana dikmeniz ise, henüz insan ırkının keşfetmediği bir yöntem, denemeyiniz.

Diğer yandan, ödevlerin tesliminden sonra tez önerisi sunmam gerekiyor. Ve ben iki yıldır okuduğum bölüm konuları üzerine hiç bir şey bilmiyor gibi hissediyorum. Çünkü bütün bu süreci başarırken tez önerisini hesaba katmadım. Arada derede yazıveririm, kafamda var bir şeyler gibi tuhaf düşüncelerle küçümsedim. Sınırlarımı çizdiğimi, bu kısım için enerji, düşünce, inanç ve disiplin ayırmadığımı fark etmedim. Nihayetinde, on gün düşünüp bugün bir şeyler yazdım. On beş günlük sürenin on gününü kullanarak, hocadan iki gün içinde dönüş yapmasını bekliyorum şimdi, ki ben de düzeltip vereyim. Bakalım şans burada benden yana olacak mı. Bu sefer inanmadım, disipline de olmadım, sadece Hintlilere güveniyorum; bakalım ne kadar şansa batmış biriyim...

14 yorum:

  1. şimdi sabah 6.35 benim için:)) müthiş bi yazı okudum,enerji veren.çok şey de düşündüren.
    umarım elindeki bol yıldız sana kolaylık ve şans getirir.
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Havva,
      Bu yoğunlukta gezinin devamını okuyamadım. Merak ediyorum ne güzel şeyler fotoğrafladın.
      Yorum için teşekkür ederim, umarım şanslı olurum. Yalnız, ne güzel erken kalkmak ya! Bahçende toprak kokusunu da almışsındır:-(
      Ben debir dağ bayır gezeyim istiyorum son günlerde, iyi gelecek.

      Sil
  2. Her insanın içinde bir yerlerde yaşayan şans meleği olmalı. "İhtiyacı olduğunda cin ya da peri gibi çıksın ortaya. Ne söylenirse anında yerine getirsin."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmalı değil mi ya?:-) Yalnız o ihtiyaç meselesini insanların abartacağı her hallerinden belli olduğu için, verilmiyordur:-(
      Selamlar,

      Sil
  3. Oooo sevindim. Büyük adım bitmiş bence.
    Geçmiş olsun :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söyle bakalım o zaman; gönüllülük ve sosyal çalışma (sosyal hizmetler) ilişkisinde neler araştırılabilir? Çılgınsındır sen:-)

      Sil
    2. Ay ben bunundusuneyim ve sana yazayim..
      Cok heyecanli

      Sil
    3. Şu bir ay biraz dinleneyim sonra başlayacağım incelemeye konuyu ben de, yaz sen de o arada:)

      Sil
  4. Çoğu gitmiş azı kalmış...Bu kadar disiplin ve inanca...Şans da lazım...Şansın bol olsun...

    YanıtlaSil
  5. Bakın bu da başka bir ince nokta; elinden geleni yap şans seninle olsun. Evet, o da var. Kimisi şansla beraber doğuyor ama hadi benimkisi de böyle olsun.
    Teşekkür ederim, Sevgiler,

    YanıtlaSil
  6. epeydir yoktun ama görüyorum ki epey yoğun çalışmışsın hayat merdiveninde bir basamak daha üste çıkmak için, eh modern dünya bize böyle buyurdu. aslında bende boş durmadım,bazılarını ikinci kezde okusam epey bi kitap okudum,oğuz atayı yeniden okumak sanki daha iyi okumak gibi oldu.bat dünya bat felsefesi ile senin bahsettiğin bir şeye inanmak arasında bir bağ var helhalde. bilimaraştırıyormatemetiksoruşturuyorrrr

    birde vaktiyle tanıdığım bir yazar adayının bana gönderdiği ama yazamamışsın dediğim kitabı yazar adayı üçret karşılığı sözümonaamerikanyayıncılıktarzıbireyselyayıncılıklaaa bilmem kaç para verip kağıda bastırmış ve bana yollamış,düşümdümde galiba bir pretosto şekli kendince yaptığı. bu kötü romanı basmak için harçadıkları kağıt için kesilen ağaçlara üzüldüm ki sayfa karşılığı basımevi çalıştıranlarla günümüz politikacıları arasında sıkı bir bağ olduğuna şimdi daha çok inanıyorum.

    bundan sonraki yazınıda okudum,ama ben uzun adam gibi muhtarlara konuşamadığım için yazdıklarına katıldığımı diyeyim sadece


    iyilik sağlık ve selametle efem:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi roman, alıp okuyalım:-)
      Batı felsefesinde bir yeri olduğunu düşünmüyorum "inanma" meselesinin. Bence olsa olsa doğuya ait bir bir şeydir bu.
      Eh, sen de epeyce çalışmışsın, hele de okuduklarını tekrar okumak bayağı bir iştir. Ben pek yapamıyorum onu, aklım hep okumadıklarım da kalıyor. Şimdi şimdi biraz okuma ve izlemeye vereceğim kendimi inşallah.
      Selamlar, iyilikle, selametle:-)

      Sil
  7. İnancın , şansın bol olsun ... Disiplinli çalışmak ruhuna işledikten sonra kim tutar seni ...
    Çoğu gitmiş azı kalmış gerçekten de ...
    Keyifle okunan bir yazı olmuş ...
    Kolaylıklar gelsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında çoğu geride ama öyle olsun, kolay olsun. Teşekkür ederim.
      Selamlar,

      Sil