08 Mayıs 2016

Şefkat ve Gelecek

buyulugerceklik.com
©Daniel Nilsson daha fazlası için
Güzel annelerin güzel günleri kutlu olsun.
Çirkin anne yoktur, kuzguna yavrusu da şahin görünürmüş. Ki, bence kuzgun çok güzel bir hayvandır. Kuzguni siyah denen renge bayılırım mesela.

Diyeceğim başka bir şey:

Annelerin kutsallığına inanmıyorum. Doğurmanın gücüne, değerliliğine, anlamlılığına inanıyorum fakat her hangi bir şeyi kutsal kılmanın onu körelttiğine, mümkün olmayan bir "saf iyilik" fikrine ittiğine inanıyorum.

Neden çocuklar sadece onları doğuranlara aittir? Ya da şöyle sorayım; Neden, bir şekilde bakıma ve korunmaya muhtaç kalmış çocuklar aç, aciz, cinsel, duygusal, fiziksel ve ekonomik ihmal ve istismar altında iken, kadınlar, -doğurmuş olanlar özellikle- evdeki bir kaç çocuğuna sabahları güzel kahvaltı hazırlayıp, akşamları masal okuyor olabildiği için kendilerini "iyi birer anne" sayıyor, saymalı?

Hatırlatmak isterim ki, gelecek sadece "sizin-bizim" olan çocukların omuzlarında yükselmeyecek.
Anlamakta zorlanıyorum; geleceğimiz dedikleri çocuklar hakkında ve üzerinde bu kadar pervasız, acımasız, korkak, zalim olmasını insan ırkının...

Doğurmak, kadınlara özgü muhteşem bir "güç". Bir yavruyu doğuran kadının onu korumaya, eğitmeye, ruhsal ve fiziksel sağlığından sorumlu olmaya çalışması, gönüllü ve istekli olması hatta hayatının anlamı ve yegane görevi sayması çok doğaldır.  Yavrudan sorumlu olan babanın da tabii. -Baba kavramı biraz daha ilginçtir. Afrika'nın bazı ilkel kabilelerinde çiftleşilen erkek değil, varsa kadının erkek kardeşi babalık görevlerini üstleniyor. Yoksa, kadın tek başına ebeveyn oluyor.- Bu bakımdan bir şekilde mahrum olan çocukların, toplumun geleceği için diğer kadın ya da erkeklerin bakım ve şefkatinden de mahrum olması, yetmediğinde devletin bundan geri durması, annelik ve babalık tartışmalarında bir sakatlıktır bence. Anneliğin bir güdü olmadığına dair bir kaç makale okumuş olmakla birlikte, dünya üzerindeki herhangi bir kadının anne ya da değil, bir tek çocuğa dahi kötülüğü olduğu müddetçe, biyolojik ve doğal bir güdü olduğuna inanmam. Öyle olsaydı, tamamen aciz bir insan yavrusunu -kendi geleceğini- koruma güdüsü de olurdu.

Benim çocuğum oldu, ama doğmadı. İki kız kardeş ve bir kaç yeğenin büyümesine çok yakından tanık olmam ve katkıda bulunmam biliyorum ki  "bazı anneler" için çocukları anlayabilmem ve sevebilmem bakımından yeterli olmuyor. Sizleri anlayamadığımızı düşünen anneler, bilmem siz beni anlayabiliyor musunuz; şefkatim kanımdan olmalarından ileri gelmiyor. Onları seviyorum, korumak ve kollamak istiyorum çünkü çocuklar...  

6 yorum:

  1. kadın ve anne
    uzun adam bağırır; anneler kutsaldır,kadınlar günahkar
    küçük adamlar dinlesin ister
    oysa özgür çocuklar kadınlarla öpüşürler
    işte böyledir hayal kuranlar:)

    tk/doğaçlama bir şiir oldu ama yüreği anne olan azeye hediyem olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:-) Şiir, güzel bir hediye...
      Nasıl yoğun, nasıl yorgunum haftalardır...
      Geç cevap için kusura bakmayın lütfen.

      Sil
  2. Dogurmak degil annelik sadece. Asil o anac ruhu tasimak, sevecen ve sefkatli olmak, sorumluluk hissetmek, özverili olmak vs.
    Tüm bu özellikleri tasiyan ve kendi dogurmadigi cocuklara sahip cikan nice kadinlar var...Ve bircok anneden daha degerliler benim gözümde.

    Ellerine, yüregine saglik, "yüregi anne olan Aze"... ne güzel demis atesinsesi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh, Ayşecim, ne doğru demişsin. Yüksek lisans raporları, tez konusu araştırma vs beni mahfetti son haftalarda.
      Umarım sen iyisindir, rahatsızlığın geçmiştir. Okuyamadım da son yazılanları..
      Sevgiler,

      Sil
  3. Doğurmak ruhta bazı mekanizmaları harekete geçiriyor bence. A, bakıyosunuz bazılarında dişlilerden biri kırıkmış, sistem çalışmıyor. Ya da tıkır tıkır çalışan bir mekanizmaya doğuştan sahip birileri var.
    Üç doğum yapmış biri olarak gözlemim, tesbitim budur efendim :)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ruhta bazı mekanizmaları harekete geçirdiğine ben de inanıyorum. Doğurmayanların tersi olmaması gerektiğine, ya da öyle inanılmaması gerektiğini de düşünüyorum.
      Sevgiler,

      Sil