07 Temmuz 2015

Öyle Geçiyor İşte

Bugün fark ettim; iyi yazabilmek için düşüncelerimizi terbiye etmeyi bilmemiz gerekiyor. Bir de hızlı yazabilmek. Yok yok, hızlı yazmak şart değil. Bir an düşünce hızında yazabilirsek kafamızdan geçenleri ve harika dediğimiz fikirleri, birden kağıda dökülüverseler mesela diye geçirdim aklımdan, böylelikle harika şeyler yazmış olurmuşuz gibi geldi, ama değil. O işler öyle olmuyor. Harika demişken, herkes kendinin harika bir şey yaptığını düşünebilir zaman zaman. Kimileri, belki hep öyle düşünüyordur, vardır öyle manyaklar. Kim her zaman harika bir şeyler yapabilir ki? İnsanız sonuçta Konuyu dağıtmazsak iyi olur.
Harika bir şeyler yaptığımızı sandığımızı söylüyordum.

Kış yaklaşıyor. Vivaldi'nin kış bestesini dinlemek istedim. Buyrun, güzelmiş. Geçenlerde Vivaldi'yi sevmediğimi yazmıştım, hatırlatmayın çünkü unutmadım. Sevmek nedir ki? Sevmekte mutluluk gibidir, bazen seversin bazen sevmezsin. Mutlu olman için şartlar ortadan kalktığında olmadığın gibi, sevmemek için şartlar ortadan kalktığında da sevmezsin bu kadar basit.
Hayır, hayır o işler öyle değil dediğinizi duyar gibiyim. Valla ben bilmem o kadarını, herkesin sevmesi kendine, ben şu an Vivaldi'nin Kış'ını sevdim. Ayrıca Yaz'a geçtim o daha güzelmiş. Buradaki kritik; şu an ne dinlemek istediğime kendim karar vermiş olmam. Ben sevmiyorum dediğim zamandaki sevmeme sebebim, herkes seviyordu ve sanki benim de sevmem gerekiyordu. Sonradan yani şimdiler de bakınca bu bilinçsizce sevgiydi beni sevdirmeyen. Yoksa, insan bir şeyi ya da birini, sevmek gibi sevmişse hep seviyordur... Hangi şart değişmiş olursa olsun, sever...

Harika bir şeyler yaptığımızı sanıyoruz bazen diyordum. Şimdi herkes dinleyecek, susacak, herkes bu fikrin arkasından gelecek sanıyorsunuz, olmuyor. Bir arkadaşım var mesela; solfasol dergisini çıkarıyorlar. Bazen bazı yazdıklarına bakıyorum şimdi herkes anlayacak her şeyi, şimdi değişecek pek çok şey, şimdi kimse evinde oturamayacak diyorum. Değil koşma çıt yok. Aman canım sende Aze, bir yazı mı dedin! Amma safmışsın diyenleriniz olacaktır. Hak veririm. Bu aslında dergiyi size tanıtmak için uydurulmuş, kendimin de inanmadığı bir örnekti. Fakat biz ne zaman okuduklarımızın hiç bir hareket yaratmadığına inanır olduk ki, onu da bilmiyorum. Konuya dönersek; evet, neler var kılımızı kıpırdatmadığımız ben de yazı diyorum. İşte mesela;  Başkent'in göbeğinde yüz kişinin bir anda öldüğü habere bağlantı verecektim, bunun için bile kılımızı kapırtdatmadık diye, 'google' ın bile farkındalığı düşük. 'Ankara da 100 kişi' yazdım aramak için, ne bileyim, hemen çıkar haber en tepede diye, 'Ankara'da 100 kişilik düğün salonları' haberleri çıktı alt alta. Beşinci ya da altıncı haberdi, burada. Aklıma Behzat Ç. geldi. En güzel o söylüyor:  Geçmiyor...  Alakasız gibi mi geldi, bana çok alakalı geldi. Geçip gidiyor sanıyoruz bir şeyleri, yaşayıp unutuyoruz, hayat devam ediyor sanıyoruz. Neleri alarak geçiyor, nerelerimizi koparıyor biz izin verdikçebiliyor musunuz? Ruhumuzu. O sonsuz olduğuna inandığımız parçamızı... Öyle geçiyor işte... 

8 yorum:

  1. Ah şunları ya da bunları bazen seviyoruz bazen sevmiyoruz. Pek çok şey için yeterli bir açıklama olabilirdi bu cümle. Hele benim için kurtarıcı, muazzam olur bu haliyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakma öyle, sevince sevilir dediğime Şenay, bazen sevmezsin sevdiğin şeyleri de:-) Anlıyorum seni.
      Selametle:-)

      Sil
  2. iliklerime kadar hissettim yazını,hele ankara finali!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlıyorsunuz değil mi? Ne güzel, sevindim.
      Selametle, Sevgiler:-)

      Sil
  3. Ben Vivaldi'yi severim:) Hatıranız Lost çılgınlığını hatırlattı bana. Ben uzun süre kayıtsız kalmış, ardından 15 bölüm birden izleyip 'ya bu ne saçmalıktır' demiş, sırtımı dönmüştüm. Ama iyi bir dizi olduğunu kabul ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :-) Merhaba Odeon da Tragedya. Lost'un ilk sezonu harikaydı bana göre. Başlayınca hepsini izledim de sonu hayal kırıklığıydı, bilmem bilir misiniz? :-) İnsanoğlu da öyle, dünyaya da iyi başlıyor, geldiği gibi bitiremiyor saçmalıyor çoğunlukla diyerek, saçma bir örneğe bağlayayım:-)
      Acaip bir sunumun başaındayım da, kafam karışık.
      Bu arada, odeon da tragedya deyişi ile bir şey hatırlamalıyımız, size özgü bir isim mi?
      Selametle,

      Sil
  4. Odeondatragedya, mitolojiyle ilgilendiğim dönemden kalma benim uydurmam bir ifade:) Size sunumunuzda başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de az önce Delphi'deki "know thyself-gnothi seauton" yazısı ile ilgili bir şeylere bakıyordum:-)
      Teşekkür ederim.

      Sil