25 Mayıs 2015

Uyku Zamanı

Güneş'in altında olan herşeyin bir zamanı vardır. Doğmanın en başta mesela. 
Dokuz kadın bir araya gelse bir çocuğu bir ayda doğuramıyor. Dokuz ay on gün bekleyeceksin. 
Dün plajda küçük bir kız çocuğu gördük. Zor bir hastalığı olduğu her halinden belliydi. Çok zayıf, kemikleri tek tek  sayılır cinsinden. Ne yediyse iki dakika sonra çıkardı. Hemen yanıbaşımızda oturuyorlardı. Biz de biraz sorduk haliyle. Nedir, yardıma ihtiyacınız var mı gibilerinden. Beş buçuk aylık doğmuş. Yutma ve çiğneme yetileri yokmuş doğduğunda. İki buçuk yaşındaymış, biraz fizik tedavi görmüş çiğneme yetisini kazanmış fakat henüz yutmayı bilmiyormuş. Katı yiyeceklere alışık olmasa da bir yandan alışması için zorluyorlarmış. Başka şeyler de vardı sanki işin içinde. Çocuk kusarken annesinin tavırları nahoştu, abartılı bir bıkkınlık vardı. Çocuğu bir yerlere götürdü getirdi kucağında. Iıh-ııh  diye mızmızlanan çocuğa, "sıkıntı veriyorsun biliyor musun, şu anda sıkıntıdan kalbim küt küt atıyor, kalbim sıkılıyor senin sıkıntından", diyordu üst üste tekrarlayarak. Çocuğun gözlerinin hiç feri yoktu. Annesini sarmalayarak değil sıcak tencere sapını tutar gibi tutuyordu. Çocuğun doğma zamanı oluşumunun zamansızlığından geliyormuş hissine kapıldım. 

Şimdi ki uykusuzluğum mesela. Zamanında uyumadın mı, kaçtı mı kaçıyor. Zamanında yapmadınmı gerekeni hayat bir sonraki eylemine devam ediyor. Kimseyi bekleyecek zamanı yok haliyle. 

Bazı kelimelerin, cümlelerin mesela. 
Önce söylendiğinde anlaşılmayabiliyor. Sonra söyleseniz duyulmayabiliyor. Kimi kitapları okumak için yılların geçmesinin, bazılarını da artık okumasanız da olur, gibi mesela. 

Bazı eylemlerin de değil mi mesela? Biri karşınızda ağladı diyelim.  O an omzuna dokunmazsanız ertesi yıllar sarıp sarmalasnız bir gram fayda etmez. 

Yazıyı bıraktım, yaklaşık bir yirmi dakika düşündüm yine uyuyamadım. Yalnız şunu buldum bu arada; bu, "zamanında" meselesinin sebebi, zamanı dünya üzerinde tek boyutlu yaşama zorunluluğumuzdan kaynaklanıyor olabilir.  Bunun nedeni ya da insanevladına katkısı nedir, ne değildir henüz netleştiremedim.  "Interstellar" filmini izleyip de araştıranlar ya da bilenler bilir, biz dünyayı üç boyutlu görürüz. Uzunluk, genişlik ve derinlik. Algılamamızı tamamlayan bir diğer etken zamandır. Ancak bizler zamanı tek boyutlu, yani sadece şimdiki zamanı yaşıyoruz. Zaman içinde ileri-geri gidemiyoruz. Şimdiki zamana sıkışmış durumdayız. Her ne yapıyorsak zamanında yapmamız ya da yapmamamız gerekiyor. Bu da bize hayatta bir şeyler kazandırıyor ya da kaybettiriyor. Buysa bir seçim, tercih ve bedel meselesi...

Bir kaç hafta önce yengem vefat etti. Zamansızdı bize göre, çok üzüldük. Ölmeden, kendi kendime der dururdum, ha arayayım ha arayayım. Ne oldu; öldü işte. Geçen yıl oğlunun yanına gelmişti. Zor şartlarda da olsa bir gece gittim gördüm. O kaldı şimdi. 

Yok, gitti bir kere gelmiyor uyku muyku. Ben de artık uyumak istiyorum...

2 yorum:

  1. Öncelikle başınız sağolsun yengenize rahmet size sabırlar dilerim.
    Her şey zamanında ve yerinde güzel oluyor...
    Belki de o çocuga anne karnındayken bile istenmediği hissettirildi ve çocuk gitmek istedi vakitsiz doğarak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Derin.
      Teşekkür ederim yengem için. Bana da öyle geldi o çocuk için. Yine de doğduktan sonra farklı olabilirdi ama sanki olmamıştı. Bilemiyorum.
      Hoşça kal.
      Selamlar,

      Sil