31 Aralık 2012

Yeni Dünya 08: Kral'ın Parası ve Yıl Sonu Çılgınlığı

Pasadena Rose Parade geçişi, 2013
Gıcık oluyordum elimde değil. Arapların; rahat rahat para harcamalarına, aynı sınıfı üç kere tekrar etmelerine ve bunu hiç umursamamalarına. Gidecekleri üniversitenin hazır olmasına, tek ihtiyaçlarının İngilizce sertifikası olmasına, bir yandan hoşlanılmazlarken bir yandan el üstünde tutulmalarına gıcık oluyordum.

Hatice, (Khadijh yazılıyordu) on dokuz yaşında çok şirin bir Suudi Arabistan'lı kızdı. Abisi Muhammed yirmi bir yaşında, serseri mayın gibi ortalarda gezerken Hatice, hep babasının yanındaydı. Bazı dersleri üçü birden alıyordu, ama genelde Hatice ve babası aynı sınıfta Muhammed bir üst sınıfta oluyordu. Çok güzel elbiseler giyiyor, çok da yakışan baş örtüleri takıyordu. Ben hariç yabancılarla pek konuşmuyordu. Babası da pek kadınlarla konuşmuyordu, bazen beraber ayak üstü muhabbet ediyorduk. Seviyordum bu aileyi. Babasının derslerdeki azmi, kızına soru sorması, hoş görüntüler oluşturuyordu. Karısı ile kızını ülkeden bırakabilirdi, ama getirmişti, belki de sırf bu yüzden sempati duyuyordum. Yoksa başka da tanımıyordum. Türkiye'yi de seviyor ve sayıyorlardı. Baba ziraat mühendisiydi, çocuklar dil bölümünü bitirdikten sonra burada üniversite de okuyacaklardı, aile dönecek çocuklar kalacaktı. Anne evdeydi.

Suudi Kralı yurt dışında okumak isteyen herkesin, genç ya da her ne yaştaysa, altı yıl boyunca okul masraflarını karşılıyor, aylık iki bin dolar da cep harçlığı veriyor. Devlet gideri değil, Suudi Kralı kendi mal varlığından bir nevi fon/burs şeklinde veriyor. Ne para varsa adamda! Gıcık olmayayım da ne olayım! Diğer, yalnız gelen gençlerin bahçeli evlerini, eğlencelerini, gezmelerini, altlarındaki arabaları, yediklerini, içtiklerini varın siz tahmin edin... Ha, bir de şikayetleri; vay efendim, anlaşmalı okullar varmış, istedikleri okula gidemiyorlarmış. Belli başlı, pek çok okul vardı oysa. Hangi ticari kuruluş, sorunsuz akan bir para için anlaşma yapmazdı ki.

Kaldırımlardaki Pasadena'lılar.
Yurt dışındaki ilk yılbaşı gelip çatmıştı. Andressa ile düşünüp duruyorduk, ne yapacağız? Bizim küçük kasabada ne yapıyorlardı ki? Sorduk soruşturduk en ilginç aktivite, yan kasabadaki 'Rose Parade' ı(Gül geçidi) izlemeye karar verdik. Bir kaç çinliyi de kandırdık. E, araba lazımdı çünkü. Dediler, erken gidin, kaldırımda oturun bekleyin. Yanınıza da kalın bir şeyler alın, gece soğuk olur. Akşam üstü vardık kasabaya.  Pasadena, çok daha büyük bir yerdi. Kasaba değil aslında da ben öyle demeyi seviyorum 2010 nüfusu 137122. Daha önce hiç gelmemiştim, arabayla 40 dk civarı sürüyor. Caddeleri dolaşmaya başladık. İnsanlar kaldırımlara çadırlarını kurmuşlar, battaniyelerini sermişler, çoluk çocuk oradaydı. Saat 22:00 suları idi ama şimdiden her yer doluydu. Hepsi kaldırımların en önünde yer kapmaya çalışıyordu, önlerinden geçecek karnaval kutlamalarını daha iyi görebilmek için. Bu bölge gül yetiştiriciliği ile ünlü. Her yılın ilk gününde tüm çiftçiler farklı içeriklerde gösteriler hazırlayarak geçit yapıyorlar. Özü ve özeti bu. Çinlilerimizden ikisi 19 yaşında idi, o yüzden içkili mekanlara giremiyorduk. Sırf bakmak için bir kaç tanesine Andressa ile ben girdik. Bir şey yok, bildiğiniz barlar işte. Zaten öyle bir havada da değiliz. Bize ilginç görüntüler olsun yeterdi. Biraz yorulmaya başlayınca, bir köşede beklemeye başladık. Yanımızda ki Amerikalı gençlere e, ne zaman başlıyor, dedik. Gün doğumunda, dediler. Biz neredeyse hep bir ağızdan, Whaaat! (Nee) sabah mı?, dedik. Gençler bize güldü, biz halimize...
Kaldırımlardaki Pasadena'lılar.
Paldır küldür can sıkıntısından gelmiş, yeterince sormamıştık.

Sonra, etrafa bakıp çılgınlığa gülmeye başladık. Daha gece yarısı bile olmamıştı kaldırımlar dolmuştu. Biz de düşünüyorduk; bunlar neden çadır, tencere, tava, yorgan, battaniye burada. Çoluk, çocuk, yaşlı hatta. Sabaha kadar kaldırımlarda yatıp, sabah izliyorlarmış geçidi. Sen akıl fikir ver Allahım!
Şaka bir yana güzel bir yılbaşı karşılaması aslında. Sene de bir gün, gözünü karnavalla aç! Çinlilerde hayal kırıklığı, biz biraz daha gülüp sokakları turladıktan sonra gece yarısını edip yurtlarımıza döndük tıpış tıpış. Malum, Salı tatil olsa da yığınla ödev vardı yetişecek... O yılın sabahına ait 'net' ten bir kaç resim:

rose parade


rose parade




Pasadena Rose Parade geçisi.
Pasadena, 01 Ocak 2013

2 yorum:

  1. :))
    Suudilere gozlerimi portletiyorum.
    Su anki durumumuzla beeele beeele portletiyorum. Bereket paylastikca cogalir.

    Ben olsam, ben de donerdim eve yah. Pisman misin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oh be! Birini daha kartın kendimde:) Belert valla:)

      Aslında ben istedim kalalım. Hazırlıklı olsak herkes ikna olabilirdi ama hazırlık da gereksiz bir masraflı bize. Battaniye, uyku tulumu vs gerekirdi. Bir diyecek oldum, otelde vs kalsak sabah izlesek, Andressa gerek yok deyince üstünde durmamıştım:) Bir yerde uzun süre kalınca, daha buradayım nasılsa fikri yerleşiyor, üzerinde durmuyorsun. Tek, en çok pişman olduğum günlük tutmadığım ya da bloğa o anki düşüncelerimle yazmadığım. Şimdi kısa kısa notlardan geçirmek üzüyor.
      Sevgiler, görüşmek üzere.

      Sil