11 Kasım 2014

Dikiş Kutusu

Yaklaşık yirmi yıl önce İstanbul'daki evimin yakınlarında, köhne, sabunundan tuhafiyesine, oyuncağından defterine pek çok şeyin satıldığı, ne alsanız elinizde kalacak gibi duran bir dükkandan resimdekinin aynısı bir dikiş kutusu almıştım. Dayanmaz bu iplikler ama hadi neyse, ihtiyacımı görsün kafi demiştim. Yirmi yıldır duruyorlar evde. Hala da kullanırım. Kaç ev değiştirdi, kaç koliden koliye atıldı, kaç düştü, dağıldı, toplandı, banamısın demedi. Kaç ceket düğmesi, kaç çorap söküğü, kaç pantolon paçası gördü, öf! demedi. Ne demişler; görünene her zaman aldanma. Bugün, yine ihtiyaçtan resimdeki dikiş kutusunu aldım. Bu sefer okulun kantininden. İplikler ve iğneler çok daha kalitesiz görünmesine rağmen, yine yirmi yıl önceki aynı fikirle aldım. İnsan bazı yönlerden çok değişse de bazı yönlerden hiç değişmiyor. Bu yeni kutu ne kadar dayanır bir şey diyemem, ama ben bu şehir de o kadar uzun yaşayacağımı sanmıyorum. Ve ben sanrılarımda çoğunluk haklı çıkarım. 

6 yorum:

  1. Hımm etkili son cümlesi, güzel yazı :)) Bizde de vardır hala bu dikiş kutusundan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faydalı bişi:) Bir sürü para verip palto alıyorsun, düğmesi iki günde elimizde kalıyor. Hiç te sevmiyorum öyle eksik:))

      Sevgiler,

      Sil
  2. Bende küçücük bir dikiş seti var, yıllardır duruyor, hiç kullanmıyorum çünkü. :)Dikiş seti dediğime de aldanma, azıcık iplikle iki-üç iğne, üstünde set diye yazıyor ama.
    Yıllar öncesinden kalma eşyalar bir yerden sonra insana bir tür dost oluyorlar, değil mi?
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. Onlarda bizi görüyor galiba.
      Selamlar,

      Sil
  3. Bazı ruhlar icin gocebelik ilac gibidir....

    YanıtlaSil