15 Eylül 2014

Sayıklamalar X

Düşünüyorum da; -böyle, düşünüyorum da, diye cümleye başlayınca çok tehlikeli buluyorum kendimi... Kendim için tehlikeli buluyorum, kimse için değil. İnsan kimin için tehlikeli olabilir ki zaten en çok kendinden başka. İnsan ne yaparsa kendine yapar. Başkalarına zarar verirken bile. Tabii ki başkalarına da  zararlar verebilir, ama kendi de bunun dışında kalamaz... Binbirgece Masallarında dediği gibi "O, bir katil olmakla çoktan cezalandırılmıştı". İntihar geliyor aklıma bu minvalde; sevdiklerinin üzüleceğini düşünür insan. Üzülmez mi sevenler, kahrolur hem de, ölür belki. Yine de hayat devam eder çoğu zaman, etmek zorundadır. -Sadece ölen ölmüştür lakin.-

Düşünüyorum da; çok uzakta değil şurada, yani burada; birbirini takip eden, okuyan, yorum yapan kime sorsanız "herkes" duyarlı, okuyan, yazan, düşünen, hayata ve kendine bir şeyler katmaya çalışan bireyleriz, değil mi? Keza, diğer sosyal medya arkadaşlarımız da öyle. Aldatılmışız ama aldatmamışızdır, yardım ettiğimiz insanlar, üye olduğumuz STK' lar vardır, bir çoğunun görmezden geldiğine biz özenle bakmış, görmüş, duyarlı olmuşuzdur. Medya da bir "şey" eleştirilse biz kesinlikle ona taraf olmayan doğru tarafta olanlarızdır. "Herkes" kadınlara saygılı, çocuklara sevgili, öteki'yi reddedenlerdir. Sizi bilmiyorum ama ben sıradan bir insanım dostlar. Bir kaç gündür aklımda, el uzatılacak şeylerin uzakta olunca kolay görüldüğü var. Anneme, şu iki aydır dizinin dibinde olup -yirmi dört yıldan sonra ilk defa annemle  bu kadar uzun zaman geçirdim- okuma yazma öğretmeye çalışmadığıma çok pişmanım. Onca kitabı ne diye okuyorum ki! Ben ki, hayatın ölene kadar devam ettiğini savunurken, neden annemin buna halen ihtiyaç duyabileceğini -daha sık- düşünmedim ki... İlk fırsatta deneyeceğim. Böylelikle annem, yeni alınan fırında börek yapmak için benim uyanmamı beklemek zorunda kalmayacak. Düğmelerini okuyabilecek, böreği doğru ayarda yerleştirebilecek ve ben mis kokular içinde uyanacağım. İnsan bencildir, hiç unutmayalım... 

Düşünüyorum da yine; insanlar, uluslar, halklar kendi kaderlerinden sorumludurlar. Bir insan sizin yardımınızı, fikrinizi istemiyorsa, yapacaklarınız onun kendi kaderini, kendi yolunu seçme, belirleyebilme özgürlüğüne müdahaleden başka bir şey olmayabilir. Ya da daha kısıtlarsak konuyu; biri ile onun müsaadesi, gönül rızası var ise yan yana durabilirsiniz. Size elini uzatmıyor ise, bilerek ya da bilmeyerek, tutamazsınız. Ama bu, Annem için geçerli değil yine de... 

Bir karıncadan farklı değilizdir dünya için. Bizim ona verdiğiniz zarar ya da fayda ile ölçer dünya kendisi için anlamımızı. Düşünüyorum da, bir ölümlü olarak bu zamana kadar yaşamış olmamız bir mucize iken, hayata bu kadar hoyratça davranmamız revamıdır... Yok eğer reva ise, yazık değil midir...  

Hep düşünüyor insan da, yapmak zor değil mi? Filmlerin birinde, insanların beyinlerini okuyorlardı. Suç işlemeye karar vermiş birini anlarlarsa gidip yakalıyorlardı. İnsanlar henüz yapmadıkları bir şey için hapis yatıyordu. Yani, düşünmek şimdikinden daha suçtu. Hak mıdır dersiniz. Ya öldürmezse? Son anda vazgeçmez miydi? Ama diğer yandan birini öldürmeden yakalamak katili; iyi bir fikir olabilir mi? Sanmıyorum.

Kader; her kim yazmışsa yazsın, gerçekleşene kadar kader değildir. Gelecek; kim söylerse söylesin, ne düşünülürse düşünülsün, gerçekleşmiş olana kadar, gerçek değildir... Düşünmek; yarın ki geleceğin bugünkü eylemidir... 

En önemlisi; şans bizimle olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder