25 Ocak 2012

İçimiz: Kötülük

İçimizdeki duyguları hikayeler üzerinden anlatabilmeyi istemiştim.Korkuyu yazmıştım örneğin geçmişte. Korkmaya dair bir hikaye idi. Kötülük geldi aklıma : ...

Önce kötülük vardı ve şimdi onu alt edip iyi olmaya çabalıyoruz sanki... Hiç kötü olmaya çabalamayız, "iyi bir insan" olmaya çabalarız çoğunluk. Bu nedenle ki bana ; insan,"iyiler" olmaya çabalayan "kötüler" gibi gelir.
Kötülük var olan bir olgu mu yoksa bir bakış açısı mıdır?

"Savaş, iç deşer; bağırsakları boşaltır. Savaş, teni yakıp kavurur. Savaş, organları bedenden koparır. Savaş, yıkıp yok eder. Ve savaş, insan türünün doğasından gelir." 
Susan Sontag'ın dediği kadar kötü müyüz biz ? 

Evrensel bir ahlak yasasından bahsedemeyeceğimize göre, kötülük daha çok bir bakış açısı olmalı. Öyleyse kötülük sadece ahlak yasalarıyla mı tanımlanır? İnsanlar kendi yazdıkları yasalarda kendilerinin bazı yapacaklarına " kötü" mü demişler o zaman? Ya bunları daha hiç olmadan hayal ederek yazdılarsa... İnsan kötülüğü hayal edebiliyor öyleyse... Ben, insan-oğlunun hayal edebildiği her şeyi gerçek kılabileceğine - iki nokta arasından yalnızca bir doğru geçer mutlak gerçekliği kadar -  inanmışımdır. Bunu daha çok bilime dair düşünsem de yazılan, hayal edilen, resmedilen, şekil verilen; "kötülük" için de geçerli olacaktır...
Kimilerine göre;  kötülük özgür iradenin bir seçimidir ve varlığını onu seçenlere borçludur. İnsanın özgür olduğunun en güzel kanıtıdır kimilerine göre...

Yıllar önce okuduğum Jorge Luis Borges'in "Alçaklığın Evrensel Tarihi" minik öyküler kitabını yeniden okudum bir çırpıda bu vesile ile, her kıtadan ünlü-ünsüz kötülerin anlatıldığı bu kitap ilk 1935 'te basılmış... Dehşetle gördüm ki daha iyiye gitmemişiz kötülüğü hayal etmekte. Hep daha, daha korkuncu daha kötüyü hayal etmişiz sanki...

Son dönem korku filmlerinden "Hostel" serisinin yazarı, oyuncusu, yönetmeni Eli Roth ve bir grup psikiyatrisin yaptığı bir "How evil are you" adlı deneyin çekimlerini izledim geçen haftalarda çok tesadüf tam da bu yazıyı taslakta tutarken günlerdir;  - bir yazıda okudum yine geçenlerde "tesadüf yoktur farkındalık vardır" diyordu, belki öyledir- Kaç kişi üzerinde yapıldığını kaçırdığım deneye göre; iki kişi bir elektrik şok düzeneği önünde soru-cevap karşılaştırmaları yapıyorlar. Soru bilinemediğinde düzeneğin diğer tarafında görünmeyen bir kişiye elektrik veriliyor. Deneklere söylenen elektrik verilen kişiye kesinlikle bir şey olmayacağı ama canının biraz yanabileceği. O kişinin de bir denek olduğu ve bunu kabul ettiği. Deneklerin yüzde yetmişi  sorular bilinemedikçe diğer deneğe elektrik şoku vermeye devam ediyor.
Önlerindeki sözleşme de deneyden her an ayrılabilecekleri yazmasına rağmen, karşı taraftan acı sesler duymalarına rağmen devam ediyorlar. Nedeni; otorite...
Zaman zaman kesmek istediklerinde yanlarında oturan psikiyatris doktor "başka seçeneğiniz yok, devam etmelisiniz" diyor. Deneklerin yüzde otuzu; " sözleşmeye göre devam etmek zorunda değilim, buna daha fazla devam etmeyeceğim, bırakıyorum"  diyebiliyor. Bu yüzde otuz içinden yine çoğunluğu da diğer kişi bu seçimi yaptığı zaman seçimini bu yönde değiştiriyor. Hatta bir kadına neden arkadaşı bırakmayı seçene kadar beklediği sorulduğunda; "o söyleyince bende cesaret ettim" diyor...
İnsanların otoriteye, kendi özgür iradelerine ve topluma karşı olan tutumları açısından ilginç sonuçlar. Ya da bildik sonuçların gözümüze sokulması daha çok. Acı çeker gibi görünen diğer denekler de gerçekte acı çekmiyorlar ama soruları cevaplayanlar çektiğini zannediyor...(Bu deney Stanley Milgram deneyi olarak da bilinir. Bir nedeni de, Nazi subaylarının "ben emir kuluydum, savunmasına karşılık ya da onun hakkında, insanların otoriteye olan bağlılığını ölçmek için yapılmıştır.)

Bir bakış açısı olsa da kötülü ; vardır. İnsana dairdir. 

Ben bir türlü insan türünün değiş(e)meyeceğini kabul edemiyor-dum... Bu yazıyla ve günlerce düşünmemle birlikte bu soru işaretimi de kapatıyorum: İnsan ne daha iyiye gitmiştir ne de daha kötüye. İnsan hep aynıdır... Çağdaş tipte  homosapiens türünün bundan elli bin yıl önce ortaya çıktığını varsayarsak ki bana göre ne kadar geriye gidersek gidelim değişmeyecek, insan türünün güdüleri, ne kadar bilinmezi çözersek çözelim güdülerimizin iyi  ve kötü gidişleri bizimle beraber olacak... Bu da benim en büyük umutsuzluğumdur artık... 

Cennet hiç var olmayacak, olamaz...

6 yorum:

  1. Vuslat'a baktım, oradan atlayıverdim;) Başlık da pek ilgi çekici. Bak ne diyor Yourcenar, (Alexis...kitabında) Aze; "...hayatın bizi değiştirdiğine inanmakla hata ediyoruz dostum: bizi yıpratıyor ve bizde yıprattığı şey, öğrenilen şeyler. değişmemiştim; sadece, olaylar benimle tabiatım arasına girmişti; ne isem oydum, belki de eskiden olduğumdan daha derin bir şekilde, zira hayallerimiz ve inançlarımız birbiri ardına yitip gittikçe, hakiki varlığımızı daha iyi tanırız..."

    Kötülüğü şimdi geçelim. Çok konuşulur o, hiç bitmez muhabbeti.

    Merhaba diyerek gideyim ben, çok oyalandım bu akşam, Neo'ya da yazmıştım biraz önce, güzel bir şeyler seyretmeliyim hemen.
    Öyleyse, teşekkürler yazı için ve sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba :-) Teşekkür ederim...Bence de izlemeli...

    Yalnız az önce şöyle bir şey okudum yazıya eklemek adına buraya yazmadan edemiyorum : "Bir eyleme kötü demek, onun anlayışımızın ötesinde olduğunu söylemektir. Kötülük anlaşılmazdır." Terry Eagleton...

    YanıtlaSil
  3. O deneyi ben de okumuştum bir yerde. Otoritenin gücü. İnsan denen varlık kendi iradesini omuzlamaktan kaçmaya meylediyor. Toplulukta sorumluluğun paylaşılması belki kendini suçlu hissetmesini engel teşkil ediyor. Yine Borges'in fantastik seçkisinde bir kitapta küçük bir hikaye vardı. Bir ceket vardı ve adam elini ne zaman atsa cebinden para çıkıyordu. ama zamanla bu cebinden çıkan paraların başka insanların paraları olduğu ortaya çıkıyor ama adam devam ediyor tüm vicdani rahatsızlığına rağmen. Bu da insanın kendi çıkarları için başkalarına zulmü meşrulaştırma eğilimini gösteriyor bana göre. Ama konu çok su götürür. Kötülük konusunu konuşalım üstad. farkındalık koyun olmaktan bizleri kurtaracak yegane şey denildiği gibi.

    YanıtlaSil
  4. "Bu nedenle ki bana ; insan,"iyiler" olmaya çabalayan "kötüler" gibi gelir." daha nasıl anlatılabilirdi ki..

    YanıtlaSil
  5. Anlatılır anlatılmaz olurmu da teşekkür ederim... :-)

    YanıtlaSil
  6. Gregor, yok efendim öyle üstad falan, estağfrullah...
    Teşekkür ederim, evet çok şeyler yazılabilir tabi konu üzerine...

    YanıtlaSil