23 Temmuz 2011

İlla ki Başkaları...*

Bütünden kopmuş bir parça gibi hep kendisini tamamlamaya özenir, bunda ısrar eder, bütünü, bütünleşmeyi arzular insan..."Bir şey eksik işte ifade edemediğim" , " Bir şey var olmayan ama benim bulamadığım" ,"Bir şey olmalı, başka bir şeyler" gibi. Tam da bu belirsizliktir işte, belirginleştirilmesi, kurulması gereken insan tarafından. Dışarıda bekleyen hayattır...Bu bütünleşme çabası bir yaratanın kaynağını arama çabası değildir, insanın kendisini "var edebilmesi" ile ilgilidir. Anlamı kendi kurmaya çalışır, onda olan, onunla yaratılmış bir şey değildir. Yaşam ile ilişiğini bulmaya çalışır...
Bahsedilen insan safi nefes alan insan değildir, kendine dair, diğerlerine dair, çevresine dair düşünen, düşündükçe derinleşen, yaşadıkça netleşen, belirginleştiren, yaşamayı seçen insandır...Bir seçimdir yaşamak ve zordur yaşamayı seçmek. Etkin insandır yaşayan insan. 


Hiç bir şeyin anlamı yoktur eğer insan onunla ilişki kurmuyorsa. Bu hiç bir şey; bilim, evren, çevre, sanat, insan gibi mesela. İnsandır bulutla yağmurun ilişkisini kuramlaştıran, niçin sorusunu soran, evreni keşfeden bilimle gerçek yapan. İnsandır gün batımına romantizm anlamını veren. Bir dal bir nehirde yüzdüğünde denizin bir gemiyi taşıyabileceğini hayal eden de insandır, çiçekleri aşkla ilişkilendiren de...Nesnelliğin bir önemi yoktur özne onunla ilgilenmiyorsa...Anlamlaştırmak, anlamaya çalışmak zorundadır insan. İnsan dediğimiz...


Böyle düşünüyorum çoğunluk ama kimi zaman şöyle de düşünüyorum;  "İnsan dünyaya öylece bırakılmıştır"  Heidegger'in dediği gibi...Bir bütün arama,  illa bir anlam bulmaya çalışmak boşunalıktır olsa olsa...


İnsanın kendi ile bütün arasındaki ya da hayat arasındaki bağın olması gerekliliğine dair böyle şüphelerim olsa da başka bir şeyden eminim: Başkalarının gerekliliğinden...


Bir tanıdık demişti; ilginç gelen bir bahis; " Yalnızlık denince Allah'ı düşünürüm ben hep, O' nun kendi yalnızlığını, tekliğini..."


Bu açıdan gereklidir illa ki başkaları...
İnsanın kendini bulması için, kendini bilmesi için gereklidir en başta. Ancak bir maşuk bir aşığı var edebildiği gibi, ancak bir katil bir maktulu var edebilir. Ve insan öldükten sonra bile olsa bir insanın bir insanı öldürebildiğini anlar. İnsanın insanla girdiği ilişki olmadıkça bilemez öfke karşısında neler yapabileceğini, neler yapamayacağını sevgi karşısında...İnsan insanla girdiği ilişkiler sonralarında keşfeder kendinin ne olduğunu ne olamayacağını...Zalimliğini, şefkatini, tahammülünü, nezaketini, kabalığını, nasılda dağıldığını bir insan yüzünden, nasıl da kayıtsız kaldığını paramparça olmuş bir insan karşısında...
Yaşama ve insana dair olan her ne varsa yaşayarak görülecek olmamakla beraber "var olma" biçimlerimiz olacaktır işte bunlar, "yaşama" seçimlerimizdir ...


Orhan Pamuk'un bir kitabında dediği gibi mesela;  "İnsanların yüzüne baktıkça görüyorum ki ellerine daha cinayet işleme fırsatı geçirmemiş oldukları için pek çok kişi masum zannediyor kendini." (**)


(**) Bir başka yazıdan alınmıştır.
(*) Başka bir yazıya ilişkin.

4 yorum:

  1. hayat, insanın insanla sınavı yani...

    YanıtlaSil
  2. Aslında tam öyle demek istemedim, İnsan insan gerek demeye çalıştım son tahlilde...
    Teşekkür ederim, belki sen öyle demek istedin doğruya...Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. hayat, insanın insanla sınavı yani.. aynen güzel bir yazı olmuş her şey sınav..

    YanıtlaSil
  4. Herkes sınav konusunda hem fikir sanki :-) ...Teşekkür ederim yorum için...

    YanıtlaSil