04 Eylül 2010

Üvercinka.

"Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden 
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil  
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil."
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım
Ama ayrıca aldığın şu hayat
Fena değildir...
Üstü kalsın."


Senin bir havan var beni asıl saran o Onunla daha bir değere biniyor soluk almak

Cemal Süreya...

Üvercinka ;  Slav dillerinde kadınlar için _ka  eki kullanılıyor. Acaba C.Süreya güvercin ile _ka ekini mi birleştiriyor ? "ka" burada bana Afrika'yı da çağrıştırıyor...1958' de yayınlanan ilk şiir kitabında yer alır, aynı zamanda kitaba adını veren şiiridir. Çocukluk aşkı olan ilk eşinden ayrıldığı dönemlerde tanıştığı, Eskişehir'de dairesinde çalışan bir kadının adı olduğu da söylenir...
İkinci Yeni’nin önde gelen şair ve kuramcılardan, deneme yazarı, dergici Cemal Süreya son şiiri ; "Ölüyorum tanrım
henüz yayımlanmadan, 9 Ocak 1990’da İstanbul’da öldü; Kulaksız Mezarlığı’na gömüldü. Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya 1931’de Erzincan’da doğdu. Dersim harekâtı sırasında ailesi Bilecik’e sürgün edildi. 1947’de Bilecik Ortaokulu’nu, 1950’de Haydar Paşa Lisesi’ni, 1954’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nü bitirdi. Maliye Bakanlığı’nda müfettiş olarak çalıştı. 1965’te istifa etti ve 1966-1970 yılları arasında, dönemin en etkin edebiyat dergilerinden biri olan Papirüs’ü 47 sayı çıkardı. 1971’de yeniden Maliye Bakanlığı’na döndü. Tetkik Kurulu üyeliği, İstanbul’da Darphane ve Damga Matbaası müdürlüğü (1975) yaptı. 1978’te Kültür Bakanlığı Kültür Yayınları Danışma Kurulu üyesi oldu. 1982’de müşavir maliye müfettişliğinden emekliye ayrıldı, yayınevlerinde danışman, ansiklopedilerde redaktör olarak çalıştı. Oluşum, Türkiye Yazıları, Maliye Yazıları dergilerini ve Saçak’ın kültür-sanat sayfalarını yönetti. Politika, Yeni Ulus, Aydınlık gazetelerinde, Yazko-Somut, 2000’e Doğru dergilerinde köşe yazarlığı yaptı. Süreya’nın ilk şiiri “Şarkısı Beyaz” 1953’te Mülkiye dergisinde çıktı. Çeşitli dergilerde çıkan şiirleri, daha çok Pazar Postası’nda yayımladığı kuramsal yazıları ve ilk kitabı Üvercinka (1958) ile İkinci Yeni şiiri’nin kurucularından biri kabul edildi. Şiirin Anayasa’ya aykırı olduğunu, tabiatın ahlakı kovduğu yerde ortaya çıktığını vurgulayan şair, biçim kaygısının ağır bastığı ilk kitabında yeni bir imge ve söyleyiş peşindeydi. Enis Batur’un değerlendirmesine göre İkinci Yeni, dört dörtlük ifadesini Üvercinka’da bulmuştu. Uzun aralıklarla yayımladığı Göçebe (1965) ve Beni Öp Sonra Doğur Beni’de (1973), “kavimler kapısı” dediği Anadolu coğrafyasına ve tarihe açıldı. “Güneşten yırtılan caz, kavaldan akan gökyüzü” olarak tanımladığı şiirinin “Doğu-Batı şiirinin bileşkesi değil, çelişkisi” olduğunu söylüyor ve şu açıklamayı yapıyordu: “Erotik bir şiirdir benimki. Sanırım en belirgin özelliği budur. Dipte tarih içinde uygarlık ve varolma sorunu tartışılır. Mitler, günlük hayatın küçük olaylarına dağılarak somutlaşır.” Üvercinka ile 1958 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, Göçebe ile 1966 TDK Edebiyat Ödülü’nü alan Cemal Süreya, Sıcak Nal ve Güz Bitiği ile 1988 Behçet Necatigil Şiir ödülünü Kazandı.
(kaynak : Atatürk Enst.BÜ)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder