17 Mart 2010

Hepsi Gerçek...

Siz hiç bir yazarın kalemi olmak istediniz mi bilmiyorum ama ben Marquez'in kalemi olmak isterdim. Hiç değilse "Yüzyıllık Yalnızlık" kitabı için. Anlayabilir miydim yine de bilmiyorum; nasıl yazılır bu kitap? Nereleri sildi mesela? Ne kadar zor oldu, nerelerini kaç kez yeniden yazdı, Babaannesinden dinlediğini nasıl aklında tuttu onca. Nasıl evirdi, çevirdi de böyle yazdı. Zaman nasıl aynı anda hem geçmiş hem şimdi hem gelecek olur bir cümlede? Döndürüp dolaştırıp hiçte unutturmadan en başa getirebilir misiniz okuyanı? Koca bir kitabı bitirip güldüğünüz oldumu "bu da neydi şimdi" dediniz mi? O kadar yalan ki daha gerçeği yok.Hayat gibi.
Edebi incelemesine hiç girmeyeceğim o benim işim değil. Benzerini yazan bir kaç yazar yok değil aklımda, var, daha keyiflisini hatırlatmıyorlar ama. Kitabın temel taşı Ursulayı izleyin, ilk sayfada bulunan soyağacı tablosuna hiç dönüp dönüp bakmayın, isimlerin kimin kimin çocuğu olduğunun hiç bir önemi yok. Şaşırmanız gerektiğini düşüneceksiniz okurken bazen hayrete düşeceksiniz de ama Marquez'in dediği gibi; hiç şaşırmayacaksınız bitirdiğinizde, yaşam gibi. 

Kitabın sonu;

"O zaman, geçmişin, eski sardunyaların mırıltısıyla en amansız özlemlere yolaçan kopuk iç çekişleriyle yüklü ılık bir esinti başladı. Aureliano rüzgarın farkına varmadı. Çünkü o anda kendi kökenini araştırıyor, kendisini mutlu etmeyecek olan bir kadını aramak için yollara düşmüş şehvet düşkünü bir büyükbabada kendi oluşumunun ilk belirtilerini buluyordu. Aureliano onu tanıdı, onun soyundan gelenlerin gizli yolunu izleyerek, başkaldırmak için kendini veren bir kadın ile tutkusunu onda söndüren bir işçinin gün batarken buluştukları banyodaki akreplerle sarı kelebekler arasında Aureliano kendisinin nasıl peydahlandığını anladı. Okuduklarına öylesine dalıp gitmişti ki, kasırgaya dönüşen rüzgarın kapılarla pencereleri menteşelerinden söktüğünü, doğu kanadının çatısını uçurduğunu ve evin temellerini sarstığını hiç farketmedi. Amaranta Ursula'nın kardeşi değil teyzesi olduğunu ve soyun sonunu getirecek olan efsanevi hayvanı dünyaya getirinceye kadar Aureliano ile Amaranta Ursula birbirlerini kanın en girift çıkmazlarında arasınlar diye Sir Francis Drake'in Rioacha'ya saldırmış olduğunu ancak o zaman anladı. Aureliano çok iyi bildiği olaylarla zaman yitirmemek için onbir sayfa birden atladığı anda, Maconda Kutsal Kitapta yazılı kasırganın gazabına kapılıp dönmeye başlamış bir toz ve taş girdabı haline gelmişti bile. Aureliano içinde yaşadığı anı anlatan bölümün şifresini çözmeye koyuldu. Bir yandan şifreyi çözüyor, bir yandan okuduklarını yaşıyor, konuşan bir aynaya bakıyormuş gibi son sayfalarda yazılı olayları söyleyerek yaşıyordu. Sonra kendi ölümünün nasıl ve ne zaman olacağını öğrenmek için bir sayfa daha atladı. Son satıra gelmeden önce, o odadan bir daha çıkamayacağını anlamış bulunuyordu. Çünkü el yazmalarında Aureliano Babilonia'nın şifreleri çözdüğü anda aynalar(yada seraplar) kentinin rüzgarla savrulup yok olacağı, insanların anılarından silineceği ve yazılanların evrenin başlangıcından sonuna dek bir daha yinelenmeyeceği yazıyordu. Çünkü yüzyıllık yalnızlığa mahkum edilen soyların, yeryünde ikinci bir deney fırsatları olamazdı." SON
Gabriel Garcia Marquez'den...

1 yorum:

  1. dünya edebiyatının en büyük eseri. bunun böyle olmadığını söyleyen edebiyat eleştirmenlerini edebiyat eleştirmeni yapan düzen ve bu adamın fikirlerine değer veren kamuoyu yozlaşmıştır. Devrim ile alaşağı edilmelidir. Böyle eleştirmenlerin katli de vaciptir. vesselam.

    YanıtlaSil